yok olmaz içimdeki bu hasret

6.1K 521 194
                                    

Baekhyun tarafından iyileştirildiğim cumartesi gününden sonraki günde iş olmadığı için evimde vakit geçirmiştim. Sanırım akşama kadar televizyon seyretmiştim ya da belki televizyon karşısında uyuyarak iki günlük uyuma kotamı doldurmuştum.

Bugün de mekâna uğramıştım uğramasına ama boşunaydı, akşamı beklerken Jongin'lerle pokerden papaz kimdeye kadar bütün iskambil oyunlarını oynamıştık. Tuhaf bir şekilde sarıyordu. En azından günü bitirmiştik.

"Çıkıyoruz patron." Natalia tarafından dürtüldüğümde sigaramdan son bir nefes çekerek yere attım ve küllerin savrularak karanlığı aydınlatışını izledim. Kısa sürmüştü zaten, cüretkâr turunculuk hemen sönüverirdi yere çarpınca.

Balkondan içeri adımlarken Natalia'yı da önüme katmıştım. Yifan, Jongin, Kyungsoo, Tao ve ikizler çoktan bir araya gelmiş bizi bekliyorlardı. Yanlarına vardığımız sırada gruba eklenen Tiffany'yle de tam olmuştuk. 

"Sorun çıkarsa kadınlar çok zorlamasın." Tao Tiffany'yi ve elbisesini süzerek söylediğinde piercingimi çekiştiriyordum. Aşıktı, yanlış kadına aşıktı, belki de aşk bizim gibiler için çok yanlıştı.

Fikri onaylandığında herkes bana dönmüştü, çıkmadan önce son bir söz bekliyorlardı sanırım. Gider yapar gelirdik yani bizim işimiz buydu, niye geriliyorlardı ki? "Korkuyorsanız gitmeyelim."

Birden gözler Jongin'e döndüğünde onun sözlerim karşısında şu çılgın mimiklerinden birini yaptığını anlamıştım."Niye hep rahatsın?" dedi gözüme baka baka, bizimle Kyungsoo'yu getiriyor olduğum için kızgındı. Onun fikri acemileri işe karıştırmamamız yönündeydi ama öyle olursa hep acemi kalırlardı.

"En fazla ne kaybederim?" diye sırıttığımda "Canını." demişti. 

Bu canı sokakta aniden araba kazasında da kaybederdin, kaybolmaya meyilliydi bir kere.  

Cevap vermeyerek yürümeye başladığımda hepsinin arkamdan geleceğini biliyordum. Biraz mesafeyi açarak önden yürümeye başlamıştım ki, Jongin aniden yanımda bitti. "Baykuşu getirmeyelim." Kyungsoo için hâlâ diretiyor olması sinir bozucuyken, beni bile bile zorluyor olmasına da hayret ediyordum. Cevaplamadım, duraksadı. "Chanyeol o daha acemi."

Bana adımla hitap ettiğinde gerçekten dostça rica ediyor olduğunu anlamıştım, bir kaçımızın takma adı vardı; Baykuş, Şıllık ve Patron gibi. Onlara gerçek adlarıyla seslenildiğinde iş ciddiye biniyordu. Ama şu anda takımı dağıtmak için çok geçti.

Geniş arabanın önüne vardığımda duraksayarak geridekilere seslendim, "Hızlı olun hadi."

Jongin şoför koltuğuna geçerken tek kelime daha etmemişti. Ben ise göz teması dahi kurmamıştım.

♤♤♤

"Aksilik olursa dikkatli olun." Tao arabadan inerken kadınlara ithafen söylediğinde son noktaya gelmiştim, salak herifler aşıkken ne çekilmez oluyorlardı.

"Sikicem şimdi aksiliğinizi he, çağırdılar geldik bu ne korumacılıkmış anasını satayım."

"Sallama sallama, biliyorsun." Yifan omzumu patpatlayarak yürümeye başladığında iç geçirmiştim, en azından akıllı bir tane vardı aralarında. 

Hepimiz içerisinden müzik sesi gelen mekânın önünde durduğumuzda son kez bakıştık, salak falandılar ama hepsi sağlam elemandı. Acemilerimiz de öğrenirdi hoş. Kolay kolay bize bir şey olmazdı, onlar gibi en az 30 adam daha vardı mekânda.  Geniş çeteydik.

Elimdeki şapkamı ters bir biçimde başıma takarak zincir kolyemi beyaz tişörtümün içine soktum, babam bu tipimle çeteler arası buluşmalara ilk gittiğimi gördüğünde beni ciddiye almayacaklarını söylemişti. Öyle de olmuştu sonra adamın çenesini kırmıştım. Kendimi kısıtlamayı sevmezdim, hiçbir konuda da kısıtlamazdım. Nasıl rahatsam öyle yaşıyordum.

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekWhere stories live. Discover now