sen bile bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder

4.8K 400 47
                                    

Mekânın uzun koridorunu sonunda aşarak odamın önüne gelmiştim. Baekhyun'un içeride olma ihtimali epey yüksek olduğundan beklemeden kapıyı açtım. Gözlerimin geniş odayı hızla taradığı saniyelerde, istediğim görüntüyü yakalayamamıştım.

Yorgun bedenimi hareket ettirerek içeri girdim ve kapıyı kapattıktan sonra uzun koltuğa oturdum. Epey yorulmuştum çünkü bugün çok aksiyonlu geçmişti. Gerçi dün de öyleydi. Tam mal ithal vakti olduğu için her işin başında durmak, yeri geldimi saatlerce denetim amaçlı beklemek, yeri geldimi bir polis ihbarından kaçmak, bazen ise sadece adamların kendi arasındaki düzenini sağlamak güç oluyordu. Çıkan tartışmalar ve savrulan yumruklar bahis konusu değildi bile.

Baekhyun'u özlemiştim. Bu hafta boyunca doğru düzgün görüşememiştik. Gece evime geldiğimde onu uyurken buluyordum, yanına kıvrılıp uyuyor ve sadece beraber kahvaltı yapabileceğimiz ertesi güne uyanıyordum. Boş olan bir saat gibi bir vaktimi, onunla sohbet ederek kahvaltı yaparken geçiriyor ardından evden çıkıyordum. Dönüşüm ise gece oluyordu, onu hep uyuyor bir vaziyette buluyordum.

Şimdi onu göresim vardı ama ortalarda yok gibiydi. Bana mekânda olduğunu söylediğinden, beni odamda bekler diye düşünmüştüm. İşi olabilme ihtimalini aklımdan geçirerek sırtımı koltuğa yasladım. Yorgunluğum ciddi boyutlara ulaştığından, başımı geriye yaslamam ve gözlerimi kapatmam çok sürmemişti.

Uyurdum, beş on dakikaya kalmaz uyurdum biliyordum. Baekhyun'u görmeden uyumak istemediğimden biraz kendimle mücadele ettim, kısa süre sonra odamın kapısı açıldığında memnuniyetle gözlerimi aralamıştım.

Uyuyup uyumadığımı bilmediğinden merakla yüzüme bakınan ifadesi, gözlerimi açtığım anda renklenmişti ve gülümseyerek hızla kapıyı kapattı.

Onun için kollarımı iki yana açıp kendine ait olan alana yerleşmesini bekledim.

"Bebeğim." diyerek kucağıma oturmuştu. Bacaklarını iki yanıma doğru bırakmışken yüzümü elleri arasına aldı ve dudaklarıma kesik kesik ama dinmeyen öpücükler bırakmaya başladı.

Ben dokunuşlarına hasret olduğumdan memnuniyetle bekliyordum, o da bu durumun bilincinde olduğundan bana bolca sıcak temaslar sunuyordu. Bir yerden sonra dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve yanağıma doğru küçük öpücüklerle ilerlemeye başlamışken konuştu. "Seni çok özledim."

"Ben de." dedim. "Ben de seni özledim."

Yüzümden geri çekilerek, başımdaki şapkayı çıkardı. Saçlarımı geriye doğru bir araya getirdikten sonra, şapkayı yeniden ters bir biçimde başıma takmıştı. Gülümseyerek olmadık tavırlarını izledim. Epey özlemiş gibiydi, onun tarafından özlenilmek içimi hoş tutuyordu. Bazen özlem duygusunun bir şeyleri güçlendirdiğini biliyordum.

Sevgiyle yüzümü izliyor olduğu anlarda başımı geriye atarak mızmızlandım. Ondan başka kimseye mızmızlanmıyordum şu sıralar. "Geberiyorum yorgunluktan."

Eliyle yüzümü kavrayarak hafifçe sevdi ve çeneme bir kaç kelebek öpücük bıraktıktan sonra elini omuzlarıma yerleştirdi. Kibar hareketlerle tenime masaj yapmaya başladığında, ona ve güzel dokunuşlarına dolaylı olarak, ben de gevşemeye başlamıştım.

Ellerini göğsümün üzerine koyuyor ve rahatlatan bir baskıyla omuzlarıma kadar sürüklüyordu. Ardından omuzlarımı şekilli parmaklarıyla kavrayıp, yer yer sıkıyordu.

Tenime sunulan böyle bir temasa zaten ihtiyacım varken, bir de Baekhyun'un ellerinden olması şu anda bana en iyi hissettiren şeydi. Ellerinin altında gevşediğimi fark ettiğinden olsa gerek, hareketlerini özenle yaparak daha fazlası adına çabalıyordu.

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekWhere stories live. Discover now