unutmam bir kurşun sıksan bile

6K 526 135
                                    

Sabah uyandığımda bok gibi hissediyordum. Uyanışım bile aniden olmuştu ve bu başımdaki ağrı kesinlikle sıradan değildi. On tane hap sike sike çıkıyordu tabiri caizse.

Üzerimdeki battaniye çok da kalın olmamasına rağmen terlemiştim, kıvranırcasına oturur pozisyona geçerken evime düşmem gerektiğini biliyordum.

Uçulan geceler hep mi yere çakılmayla biterdi?

"Aklını sikeyim Chanyeol- .. Ahh!"

Yerden aldığım pantolonumu giymeye çalışırken bir an için aklıma Baekhyun gelmişti. O da şu anda benim gibi kıvranıyor muydu acaba?

Kıvranıyordu elbette, kim on tane hapla seksi karıştırdıktan sonra normal ve güneşli bir sabaha uyanırdı ki?

Tişörtümü de üzerime geçirerek arabamın anahtarlarına meylettim, sonra bu kafayla en fazla iki üç kilometre sürebileceğim kanısına vararak taksi tutmaya karar verdim.

Hayatımdan soğumama neden olacak kadar güçlü baş ağrısıyla odamdan çıktığımda bir yandan da telefonumdan işe yarar taksi numarası arıyordum. Sonunda bir tane bularak aramış ve açık adres vermiştim.

Mekânın dışına çıkabildiğim beş dakika gibi bir sürenin ardından sadece bir o kadar daha bekleyerek çağırdığım taksiye kavuştum. Evimin adresini verirken, şakaklarıma masaj yapmaya çalıştığımı gören adam kibarca sormuştu. "Ağrı kesici vereyim mi?"

Bana uzatmaya meylettiği hapa irilttiğim gözlerimle bakmak ve 'BUGÜN BANA HAP GÖSTERMEYİN' demek istesem de yapmamış, aynı şekilde kibarca reddetmiştim.

Ne kibar adamsın Chanyeol, sokak sokak uyuşturucu satan çetelerden birinde değilsin, lideri hiç değilsin.

Ölüm gibi gelen anlardan sonra nihayet tanıdık binaların önünde durduğumuzda site görevlisi kime geldiğimizi sormuştu. Taksici beni işaret ederek ev sahibini getirdiği belirtti, ben sadece izliyordum. Çünkü başım ağrıyordu anlıyor musunuz?

Uyuşturucu satıcıları veya hırsızlar gibi tehlikeli insanlardan arınmış, tam güvenlikle korunan pahalı evlerin bulunduğu siteye girdiğimizde şükrediyordum.

Tanrıya ara ara şükrederdim, elbet hoşuna kaçardı ve bana sunacak bir iki kıyak bulurdu diye.

"Bu bina mı?"

Onaylarak cebimden çıkardığım parayı ona uzattım. Tümdü ve biraz fazlaydı ama bozmasını falan beklemeyecektim.

Bir an önce evime düşmek adına binaya adımlayarak içeri girdim. Asansörün 32. kata çıkmasını beklemek en güzel kısımdı.

1...

2...

7...

18...

25...

31...

Kapının açılırken çıkardığı ses bana daha önce de itici geliyordu ama şimdi beynimi bir spatulayla yerinden kazımaya çalışmış gibiydi.

İnlememek için dudaklarımı ısırdım, doktora falan görünmem gerekir miydi? Belki de evimde ölürdüm ve kimsenin haberi olmazdı.

Kapıma girdiğim şifre onaylandığında hızla içeri dalarak ardımdan kapıyı kapattım.

Çıkartmadığım kıyafetlerimle banyoya doğru yürürken yalvarıyordum, ılık duş iyi gelirdi her şeye. Birazcık iyi gelsin bana da diye.

Başımdan aşağı açtığım su her zerreme değsin istiyorken arınmak da istiyordum. Islanan tişörtü üzerimden sıyırıp atarak aynı işlemi pantolonum için de yineledim. Başımdaki ağrıyı uyuşturmak istercesine tazyiği artırarak bekledim. Ayakta duramayacak gibi olduğum bir anda başıma gelebileceklerden ürkerek yere oturmuş ve sırtımı duvara yaslamıştım. Su suratıma suratıma çarpıyorken nasıl nefes aldığımı düşünüp kendi kendi sırıttım.

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin