yaktınsa bile beni, küllerimi affet

6K 555 642
                                    

Müzik çalan, loş ışıklı mekânda ayaklarımı önümdeki masaya uzatmış, dudağımdaki yaraya dokunurken sadece Baekhyun'u ve suratındaki 'bana vuracak mısın?' ifadesini düşünüyordum. Hoşuma giden bir yanı vardı masum bakışlarının, sonrasında hiç konuşmamıştık da zaten, garipti göresim vardı onu.

"Sonra Jongin onun ağzını burnunu kırdı." Baykuş elleriyle hareketler yaparak anlatırken bakışlarımı Jongin'de gezdirdim. Ona bakarak gülümsüyordu, gözlerinin içine kadar gülüyordu. Baktığımı fark etmiş olacak ki benden yana döndü, elimdeki içkiyi sallayarak gülümsemiş ve onun anlayabileceği şekilde dudaklarımı oynatmıştım. "Koruyacağını biliyordum."

"Chanyeol de beni korudu bir kere." Kollarını boynuma dolayarak yanıma oturan kişi Tiffany'den başkası değildi. Dudaklarıma eğildiğinde onu geri çevirmemiştim ama Tao'nun ortamda olması canımı sıkıyordu. Herif aşıktı ve Tiffany rahat bir kadındı. Bizim ortamımızda aşık olmak iki ucu boklu değnek gibiydi, neresinden tutarsan tut sonu kötüydü.

Sadece baykuş ve Jongin için öyle değildi çünkü baykuş biraz garipti. Ona Jongin'den başka kimsenin yaklaştığını görmemiştim, çabalayanlara ise kötü şeyler olmuştu. Bir kısmı Jongin, bir kısmı da onun tarafından.

"Biliyordum bu boku yiyeceklerini." Konuşan Yifan'dan tarafa dönmüştüm. Bizim çeteden adını bilmediğim bir kızı kolunun altına almış öperken bir yandan da bize laf yetiştiriyordu.

Gülerek önümdeki masada duran çerezlerden aldım ve ona fırlattım. Yapanın sürekli onunla uğraşan ikizler olduğunu sanmış olacak ki, "İlla siktireceksiniz kendinizi." demişti.

Biraz daha çerez attığımda ben olduğumu fark ederek bıyık altından sırıttı. "Chanyeol pek enerjik hanımlar, kapanı bu gece yaşatır derim."

Çetemize dahil olan bir çok kadın etrafımızdayken söylediği şeyle dil çıkardım. Harbi enerjiktim lan.

"Size piercingi gerçek demiştim!"

Tanımadık tiz sese güldüğüm sırada yanımda hissettiğim yabancı bir bedenin, kulağıma söylediği tek cümleyle alt dudağımı dişlemiştim.  "Şehir efsanesi demiştim herkese, neden gösterdin piercingini?"

Baekhyun bütün ihtişamıyla oturduğum yerin yanından çekilerek, karşıdaki boş yere oturdu. Siyah dar pantolonu ve siyah üstüyle, karanlık tarafın meleklerindenmiş gibiydi. Ona baktığım sırada kulağındaki gri halkayı okşayarak gülümsedi.

"Oo hoşgeldin Byun." Yifan söylediğinde sonunda Baekhyun'un soyadını da öğrenmiştim, harikasın Chanyeol. Kıkırdadım, hâlâ bedenime sırnaşıyor olan Tiffany de bana bakarak kıkırdadı. "Sarhoş mu oluyorsun?"

Kırmızı rujun yakıştığını düşündüğüm dudaklarıyla benimkileri kavradığında onu eğilerek öpmüş ve geri çekilmiştim. "Hiç sanmıyorum."

"Byun bugün nasıl dayak yedin sen ya? Suratın falan hasarsız duruyor."

Yifan'ın imalı cümlesinden sonra Baekhyun'un gülüşünü duydum. Tiffany'den çektiğim bakışlarım onun gülüşüne değdiğinde içkimden bir yudum daha almıştım.

Tanrı seni yaratırken fazla uğraşmış Byun.

"Bir odaya gidelim mi?" Boynuma eğilen Tiffany küçük öpücükler bırakmaya başlamıştı. Bedenimi yan tarafa çevirerek onu ittirdim ve koltukta geriye düşmesini sağlarken üzerine çıktım.

Başı, kim olduğuna bakmadığım başka bir kızın bacaklarına düştüğünde gülmüştü. Boynuna eğilerek az önce bana yaptığı gibi öpücükler kondurmaya başladım.

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu