ruhundan ağır mı kanındaki zehir?

4.8K 459 295
                                    

Cihan Mürtezaoğlu- Bir Beyaz Orkide
.

buşarkıçokgüzelçokgüzel

.

Böyle olmasını da istemediğimi Tiffany konuştuktan sonra anlamıştım. Geriye yaslanarak sanki niyetim ona bakmak değilmiş gibi etrafta göz gezdirdim ve sonra bakışlarımla onu yakaladım.

Sikik bir şekilde gözgöze geldiğimizde hızla gözlerini kaçırmıştı. En son derdim, bana bakıp bakmamasıyken; yanlarına eklenen üçüncü herifle yaslandığım yerden sırtımı çektim ve dik oturur pozisyona geçtim.

Baekhyun onların arasında hızla adımlayarak, bedenine sunulan iğrenç samimiyetle, mekânın müziksiz ve insansız iç kısmına açılan koridoruna doğru ilerleyerek girmişti. Gözden kaybolduklarında dizlerim bana küfredercesine titremeye başlamıştı. Zihnim bangır bangır o üç herifi ve Baekhyun'u bir araya getirmiş bir vaziyette önüme sunarak kalkmam gerektiğini emrediyordu. İyi şeyler olmazdı orada, kibar temaslar hiç olmazdı.

Yutkunamadığım bir anda kalkacakken gönüllü gidişini aklıma getirdim. Gözlerimi sıkıca yumup, ellerimi başımın iki yanına koyarak, dizlerime dirseklerimi yerleştirmiştim. "Sikeyim ulan sikeyim böyle işi."

Kendimle savaş halinde olduğum anlarda Tiffany elleriyle ellerimi kavrayarak onları başımdan çekti ve kulağıma eğildi. "Ne yaptığını bilmiyor gerizekâlı, çok canı yanacak gitmen lazım."

Gözlerim hızla onu bulduğunda kendi söylediklerini onaylarcasına kafa sallamıştı. Beklediğim cümleler başka bir ağızdan döküldüğünde, daha fazlası için mantık kullanmadım ve bir hışımla ayağa kalktım. Bir kaç saniye sonra, çok kısa süre önce dört kişi girdikleri boş koridora girmiştim.

Hızlı adımlarla ve sinirden duvarlara çarpacak ruh haliyle yürürken önce seslerini duyarak ardından onları görmeye başladım. Kimin geldiğini siklemeyecek anlarda olmalılardı, adımlarım kusursuz hızlarını bozmazken gözlerim Baekhyun'u bulmuştu. İki adam onu duvara dayamış haddinden fazla sert bir şekilde dokunuyorken hiç ses çıkarmıyordu. Sonra bir tanesi saçlarından tuttu ve bedenini yere oturtturmak adına sertçe çekiştirdi. Dizleri üzerine düşen Baekhyun'un acı dolu inlemesi canıma bir yerlere dokunarak yüzümü buruşturmama neden olduğunda, onu önünde konumlandıran adam pantolonun düğmesine eline atmıştı.

Tam da o anda o eli tutarak ters çevirdim ve adamın bileğini kırmayı istememe neden olan acı inlemesini duydum. Duvara hızla çarptığım herif neye uğradığını şaşırmışken, diğerlerinin ayak seslerini duymuştum. Ya beni tanıdıkları için kaçmışlardı ya da cidden korkaklardı. Önümdekinin yüzüne bu güne kadar attığım yumruklar arasında ilk beşe girecek bir tane geçirdim. Başı sağa doğru düşmüşken, tam tersi yönden bir tane daha vurduğumda kafasını sertçe geriye çarparak bütün dengesini kaybetti ve yere düştü.

Ne yaptığımı çoktan unutmuş bir halde, yerdeki bedene tekme atmak adına hamle yapacaktım fakat kolumu tutan beden yüzünden duraksamış ve ona dönmüştüm.

"Öldüreceksin onu dur." Baekhyun korkuyla kısılmış ses tonuyla ve darmadağınık duran ifadesiyle gözlerime bakıyordu. Kolumu çekerek elinin bana olan temasının kesilmesini sağladım. Sinirden çenem kasılmıştı ve ellerim yumruk halinde duruyordu. "Sen." dedim onu yakasından hızla tutarken. Duvara doğru ittirerek sırtını oraya çarpmak istesem de yapmadım, canı bugün yeterince yanmıştı ve ona en ufak acı vermek istemiyordum. "Ne sikim yapıyorsun üç adamın ortasında?!"

Yaktınsa Bile Beni, Küllerimi Affet ♤ChanbaekWhere stories live. Discover now