69 ♛ SEDEF, CAM VE GÜMÜŞ

665 97 115
                                    

69

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

69. Bölüm

SEDEF, CAM VE GÜMÜŞ

Ak Ejderha'nın Temsilcisi Khalrane gümüş aynanın üzerindeki açık mavi örtüyü kaldırdığında aynada fazlasıyla değişmiş bir kadın vardı. Ak Kraliçe bunu gördüğünde bir adım geriledi. Beklediğinin ötesinde bir değişimdi bu. Öyle ki çizmesinin topuğuyla eteğinin ucuna basıp sendelemiş, beyaz eteklerini toplamak zorunda kalmıştı. Elbisesini düzeltti. "Dışarı çık, Khalrane."

Khalrane başıyla aynada gördüğü hükümdara selam verdi. "Şafak Yıldızı."

"Temsilci." Kara Kraliçe'nin ses tonu bile değişmişti. Khalrane odadan çıktığında Ak Kraliçe kardeşindeki değişimleri inceledi. Üzerinde her zamanki siyah elbiselerini andıran bir elbise vardı. Koyu yeşil kadife kumaştan elbisesi güzeldi ama kirlenmişti. Elbisenin üst kısmında ve bileklerinde gri zırh parçaları vardı. Büyük savaş bitmişti ama küçük çarpışmalar devam ediyordu. Belindeki kılıç dikkatini çekti, kendi kılıcı değildi. Ak Kraliçe'nin fikirlerini değiştiren Karanlığın Şafağı'ydı. Saçları örülmüş ve toplanmıştı. Gözlerinin çevresi, elmacık kemikleri ve yanaklarının bir kısmında kuzeyin desenleri vardı. Desenlerin bazı yerleri kan ve gözyaşıyla bozulmuştu. Kara Kraliçe asla duygularını gizlemezdi. Gök Kraliçe öldüğünde, halka en güçlü görünmeleri gereken zamanda bile bunu yapmamıştı. Ak Kraliçe o gün ona kızmıştı.

"Gözyaşların senin en değerli mücevherlerin olmalı, Dymen." demişti değerli taşları sevdiğini bildiği kardeşine. "Onları ve duygularını yeri geldiğinde gizlemelisin."

Kara Kraliçe onun dediklerini umursamamıştı ama zaten güçlü duruşundan kimse ağladığını anlayamamıştı. O her daim güçlü, güzel ve dürüsttü.

Kaybettiklerini hiç kimseden gizlemiyordu. Onun en büyük düşmanı olan ikiz kardeşinden bile gizlemiyordu. Kayıpları olmuş, acı çekmiş ve yaralanmıştı. Savaşı kazandığını hissetmese ve bilmese Ak Kraliçe onun kaybettiğini düşünebilirdi. Savaşı bu denli isteyen birinin kazandığında bu kadar üzgün olacağı aklına gelmezdi.

Sonra savaşmanın onun tek seçeneği olabileceği aklına geldi. Diyar'da yaşayan ve hükmetmeyi isteyen birinin başka bir seçeneği yoktu. İstemesi veya istememesi önemli değildi. Hükmetmek istiyorsa savaşacaktı. Kayıpları olacaktı, belki her şeyini kaybedecekti ve kazanacakları o vakit umurunda olmayacaktı. Umurunda olmadığı zaman o an değildi. Bunu bakışlarından ve duruşundan anlamıştı. Kaybettiklerinin ve kazandıklarının farkındaydı. Fedakarlıklarının ve değeceğini düşündüğü şeylerin farkındaydı.

"Dymentsia." dedi ipek gibi hafif bir sesle. "Ne oldu sana?"

"Bir şehir aldım, yüzlerce insanım öldü ve yaralandı. Bazıları şu anda bile ölüyor. Onlarla birlikte ben de ölüyorum. Asla geri getiremeyeceğim parçalarımı kaybediyorum."

KARANLIĞIN ŞAFAĞI ♛ Kraliçelerin Savaşı IIIWhere stories live. Discover now