6

4.7K 334 297
                                    

Baekhyun Sehun'un tavırlarına anlam veremiyordu, insan ilk kez tanıştığı birine neden böyle davranırdı? Çok fazla üzerinde durmamaya çalıştı, gidip bulaşıklara yardım etti ve kuruyan bardakları parlattı. En azından diğer iş arkadaşlarıyla arası iyiydi. Jaehyung onun aksine çok arkadaş canlısı biriydi, Jinsol yemek molasına çıktığında kalan vaktinde kafedeki içecekleri ve nasıl yapıldığını öğretmişti. Jinsol da tıpkı Baekhyun gibi neşeli ve konuşkandı, lise son sınıftaydı. Okuldan çıkar çıkmaz işe geliyordu.

Saat ilerledikçe müşteriler artıyordu, Sehun bütün gün onu görmezden gelmeye devam etmişti. Ama sorun değilmiş gibi bütün gün gülümsemeye devam etti, devamlı müşteriler yeni garsonu çok sevmişti. Akşam saat sekizi bulduğunda Chanyeol ona birlikte bir şeyler atıştırmayı teklif etti, yemek molası yarım saatti. İki sandviç ve kahve alıp cam kenarındaki boş masaya oturdular.

"Günün nasıl geçiyor?" diye sordu Chanyeol.

"Harika, çoktan alıştım."

"Müşteriler seni sevdi," dediğinde Baekhyun utanarak gülümsedi. "Buraya neden taşındın?"

Baekhyun sandviçini yerken duraksadı, zor yutkunmuştu çünkü utanç verici hayatından bahsetmekte kararsızdı.

Chanyeol kahvesini yudumlarken meraklı bakışlarını gizleyemedi. "Özel bir konuysa anlatmak zorunda değilsin."

"Annemin yeni kocası benden pek haz etmiyor," diye itiraf etti. "Ben de büyükbabamın evine taşınmaya karar verdim. Ya sen? Hep burada mıydın?"

"Üniversite yıllarım dışında bütün hayatım burada geçti diyebilirim."

Birlikte yemeklerini yerken Baekhyun ilk kez onunla konuşurken utangaçlığını yenebildi. "Hayatımda gördüğüm en kibar patronsun."

Chanyeol mütevazı bir tavırla, ne diyeceğini bilemeyerek sıcak kahvesine sarıldı. "Aslında burası açtığım ilk yer, bocalamaktan çok korkuyorum."

"Hayır, harika bir işletmeci olduğunu görebiliyorum."

Chanyeol, onun iltifatları üzerine gülümsedi, karşısındaki genci izlerken dalıyor ve ne diyeceğini unutuyordu. "Komşunla anlaşabildin mi?"

Baekhyun kıkırdadığında büyüğü ona hayranlıkla baktı. "Hayır," diye cevapladı. "Bahçemde dolanan bir köpek var, ona havlama önleyici tasmalardan takmazsam köpeği dağlara götüreceğini söyledi. Sence dalga mı geçiyor?"

Chanyeol tek kaşı havada Sehun'a göz attığında "Tuhaf," dedi. "Sehun köpekleri sever sanıyordum. Çok mu ses çıkarıyor?"

"Uykum hafiftir, hiç havladığını duymadım. Gerçekten götürür mü?"

Baekhyun'un masum yüz ifadesi onu güldürdü. "Seni korkutmak istemiş olmalı, karıncaya bile zarar veremez o."

Baekhyun omuz silkerek konuyu değiştirdi. "Burada beyzbol atışı yapabileceğim bir yer var mı?"

"Elbette, bir tane var. Beyzbol sever misin?" Chanyeol şüpheyle sordu çünkü karşısındaki ufak tefek genç beyzbol oynayacak birine benzemiyordu.

Baekhyun onun küçümseyici ifadesini dikkate almadı, çünkü birçok kez bu tepkiyle karşı karşıya kalmıştı. Zayıf ve kısa oluşu yüzünden kimse onun beyzbolla veya diğer sporlarla ilgilendiğine inanmıyordu. "Elime su dökemezsin."

"Ben mi? Hah!" Chanyeol dalga geçti, Baekhyun'la arasında on santimden fazla boy farkı vardı. "Beyzboldan bahsediyoruz, değil mi?"

"Evet, beyzbol. Atış yapmaktan söz ediyorum!"

Got YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin