35

2.8K 277 538
                                    

Ateş yanarken şöminenin önüne uzanmış iki siluet duruyordu, biri Baekhyun'un hırpalanmış ve yaralı zavallı bedenine, diğeri yaşlı köpeğe aitti. İkisi de sahibine muhtaçtı, ikisi de açtı. Baekhyun artık o köpekten korkmaktan çok uzaktı, adeta onunla yaşamaya alışmaya çalışıyordu. Zayıf bedeni ateşin karşısında tir tir titrerken bütün korkularından arınmıştı. Canı acıyordu ama korkacak bir şeyi kalmamıştı.

Gözleri yarı aralık bir halde karşısındaki koltukta oturan avukata göz attı, Jongin az önce hiçbir şey olmamış gibi dava dosyalarını inceliyordu. Baekhyun'a yaptığı şeyden pişman değildi, bunu daha önce de yapmıştı ona. Bir gece odasına gelip onu bağlamış ve taciz etmişti. O yatağa bağlandığı acınası halini hatırladığında tüyleri diken diken oldu, Jongin onu çok uzun zamandır taciz ediyordu.

Onu izlerken kapının önünde bir ses duyduklarında göz göze geldiler. Baekhyun ona şaşkınlıkla baktı, o eve onun dışında kimse gelmezdi. "Bu eve giren kimse canlı giremez," dediğini hatırladı. Öyleyse bu kimdi? Evin önüne park eden şeyin bir motosiklet olduğuna emindi.

Jongin ayağa kalktı, tek kelime dahi etmeden kimin geldiğini anlamış gibi Baekhyun'un yanına varıp kolundan tuttu ve yatak odasına sürükledi. Ardından Jashik'i odaya bıraktı. "Kuralları biliyorsun," dedi tehditkâr bir ses tonuyla, çenesinden tutuyordu. "Sessiz olmazsan seni gelen kişiyle birlikte vururum, emin ol. Benim için hiçbir anlam ifade etmiyorsunuz, çok da zor olmaz."

Baekhyun cevap vermedi ama merakından ölecekti. Onun yardımcısı olabilirdi, bu düşünce yüzünden kapının önünden ayrılamadı. Kalbi hızla çarparken kapının açıldığını duydu, sonra konuşmalarını. "Oppa!" diyen kadın sesini duyduğunda kaşları çatıldı, nefesi kesilir gibi oldu. Şaşkınlıktan büyüttüğü gözleriyle dondu kaldı, bu çok tanıdık bir sesti. Neredeyse her gün duyduğu bir ses...

Jongin sert bir tavırla "Buraya gelirken sana haber vermen gerektiğini söylemiştim," diye selamladı onu, kaşlarını çattığını hissedebiliyordu.

"Seni özledim, günlerdir görüşmüyoruz ama telefonlarımı açmıyorsun."

Sesler netleşti. Jinsol. Elini ağzına kapattı, neredeyse çığlık atacaktı. Yere çöktü, kulakları uğuldamaya başladı. Jinsol'un Jongin'le ne tür bir ilişkisi vardı? Kendine gelmeye çalışıp onları dinlerken yaklaşan adım seslerini duyduğunda kılını bile kıpırdatmadı.

"İşlerim vardı, Japonya'daydım."

Yalan söylediği için bağırmak istedi, günlerdir onu o evde tutuyordu.

"Nasıl geldin buraya?"

"Sehun'un motosikletini ödünç aldım. Pek kolay olmadı, çok inatçı gerçekten"

Sehun... Ağlayacak gibi oldu, nasıl da özlemişti onu. Onu, kafedeki itişmelerini. Sanki onu son görüşünün üstünden yıllar geçmişti.

"Sanırım gelmemeliydim, çalışıyor muydun?"

"Bir dahakine haber ver." Kısa bir sessizlik oldu. "Ama geldiğine göre bunu değerlendirmeliyiz."

Kapıya doğru gelen adım sesleri onu ürküttü, ne yapacağını bilemeyerek etrafına bakındı. Sonra ani bir içgüdüyle saklanma ihtiyacı duyup gardırobun içine girdi, artık titremesinin tek sebebi ateşinin olması değil aynı zamanda hissettiği korku ve panikti.

Tam da beklediği gibi oldu, yatak odasının kapısı açıldı ve içeriye girdiler. Baekhyun o anları hafızasından silip atmak istedi. Duymamak için kulaklarını tıkadı, az önce içini spermleriyle dolduran Jongin şimdi edepsizce Jinsol'la oynuyordu. Jinsol onun iğrenç bir canavar olduğundan haberdar değildi herhalde. Sesleri yükseldi, ikisi delicesine inlemeye başladı. Yatak başlığının duvara vuruşunu, tenlerinin birbirine çarparkenki sesini, her şeyi çok net duyabiliyordu. Tiksindi, oradan yok olmak istedi. İş arkadaşı ahlaksızca kelimeler sarf ederken oraya kusası geldi.

Got YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin