14

3.9K 283 299
                                    

Biri sırtına dokunup "Buradayım," dediğinde korkuyla zıpladı, kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Arkasında dikilen uzun boylu patronuna bir yumruk daha atacak oldu ama Chanyeol bundan kolayca kurtuldu. Sinirliydi ve hatta ağlayacak gibi olmuştu.

"Komik değildi!"

"Yüz ifadeni görmeliydin." Chanyeol kahkahayla karışık dudaklarını defalarca kez öperek onu sakinleştirmeye çalıştı, küçüğüyle uğraşmak çok hoşuna gitmişti çünkü kolayca sinirleniyor ve onun tatlı bakışlarına dayanamayıp hemen sakinleşiyordu.

"Bir daha böyle bir şey yapma."

"Tamam, tamam. Özür dilerim." Baekhyun'un yüz ifadesi yumuşadığında devam etti. "İçeriye girip bir şeyler yiyelim, acıkmışsındır. Üşümüşsün de."

Küçüğünün yüzünü elleri arasına alıp buz gibi olan yanaklarını sıkıştırdı, dudakları balık gibi öne fırladığında kendini gülmekten alıkoyamamıştı. Baekhyun ona şaşkın bakışlar atarken onu yiyesi geliyordu.

Baekhyun da onun yaptığı gibi Chanyeol'ün yanaklarını sıkıştırıp sevimli dudaklarına baktı. "Sen de üşümüşsün."

"Ellerin buz gibi, dondum!"

Baekhyun'un yanaklarını rahat bırakıp soğuk ellerini tuttu ve kendi cebine soktu, bir şeyler yemek için hızlıca içeriye girdiler. İkisi için de gün harika geçiyordu, havanın nasıl olduğu umurlarında bile değildi.


Chanyeol beyaz arabasını Baekhyun'un evinin önünde durdurduğunda saat akşam ona geliyordu, bütün gününü onunla geçirmişti ve bu şu ana kadar ki en güzel hafta tatiliydi. Emniyet kemerini çıkarıp patronuna uzun bir öpücük verdi ve iyi geceler diledi. Arabadan indiğinde Chanyeol ona el sallıyordu, evine girdiğinden emin olana dek gitmemişti ve bunu bilmek Baekhyun'u deli gibi mutlu hissettiriyordu. Lise yıllarına geri dönmüş gibi evinin ortasında dört dönüyor ve kendini koltuğunun bir ucundan bir ucuna atıp tepiniyordu. Onu düşünürken yanakları acıyana dek gülümsemekten kendini alamıyor ve sık sık iç çekiyordu.

En sonunda kendine gelebildiğinde banyoya girip renkli spor kıyafetlerinden bir çırpıda kurtuldu, bütün gün yürüdüğü için çok yorgundu ve sıcak bir duşa ihtiyacı vardı. Kasları ağrıyordu. Telefonundan en sevdiği müzik listesini açıp sesini sonuna kadar yükseltti ve kendini sıcak suyun altına bıraktı. Vanilyalı ve böğürtlenli duş jelinin kokusuyla rahatladığını hissetti, patronunu düşünüyordu. Ona kalp atışlarını dinletirken ne demek istediğini anlatabilmiş miydi emin değildi. Belki de yeterince ciddi görünmemişti.

Sıcak suyun altında çok uzun bir süre bekledi, sapık olmayan bir çizgide patronunu düşündü durdu. İlişkilerinin nereye varacağını kestiremiyordu, birinden hiç böylesine hoşlanmamıştı.

Sonunda duştan çıktığında beline havluyu sarıp diğer havluyla saçlarını kurularken aynaya baktığında donup kaldı, "Yakaladım seni." yazıyordu. Korkuyla titredi, "Aman tanrım..." dedi fısıltıyla, söyledikleri son ses açık müzik yüzünden duyulmuyordu bile. Elindeki havlu yere düştü, ağlayacak gibi oldu ve dizlerinin titrediğini hissetti. Bu sefer çok yaklaşmıştı, ona o kadar yaklaştığı halde fark etmemişti bile. Banyoya girdiğini nasıl anlamamıştı aklı almıyordu. Belki de hâlâ evindeydi. Ona zarar vermek istiyor olabilirdi.

Ne yapacağını bilemeyerek etrafına bakındı, banyosundaki pencere içinden geçemeyeceği kadar küçüktü. Kapının altından bakmaya çalıştı ama hiç aralık olmadığı için bir şey görünmüyordu. Telefonunun yanında olduğunu hatırlayınca aceleyle eline alıp aklına gelen ilk kişiye mesaj attı, Sehun'a.

Got YouWhere stories live. Discover now