25

2.8K 267 409
                                    

"Hyung, buraya bak! Sooyeon'da dansçı olma potansiyeli var."

"Kızımın dansçı olmasını istemiyorum, Baekhyun. Lütfen kötü örnek olma."

Chanyeol sözcükleri kadar ciddi değildi çünkü Baekhyun yüksek sesli bir Psy şarkısında kızıyla şapşal dans hareketleri yapıyordu. Baekhyun Sooyeon'a bu kadar çabuk alışabileceğini tahmin etmezdi, onu o kadar sevmişti ki erkenden kalktıkları için hiç de mutsuz değildi. Saat henüz sabahın sekiz buçuğuydu ve hava yeni aydınlanmaya başlamıştı ama enerjileri yerindeydi. Chanyeol onlar için kahvaltı hazırlıyor, bu sırada Baekhyun salonda küçük kızla ilgileniyordu. Sooyeon henüz bir yaşında olduğundan yürümeye yeni başlamıştı ama dans ederken çok neşeliydi, bir sağa bir sola sallanırken etrafına gülücükler saçıyordu.

"Hangi devirde yaşıyoruz? Dansçı diyorum, striptizci değil. Vay canına, şu hareketlere bak!"

Chanyeol sonunda dayanamayıp yanlarına gittiğinde gördüğü manzara gülmesine sebep oldu, Sooyeon'un üstünde sadece bebek bezi vardı. Yataktan yeni çıktığı için saçları darmadağındı ama bu sevimli görünmesine engel değildi.

Baekhyun, şarkı can alıcı nakaratına geldiğinde müziğin sesini sonuna kadar açıp büyüğünü kolundan çekiştirerek kızına götürdü. Delice yerinde zıplarken nefes nefese kalmıştı, patronu ona ayak uydurabilmek için elinden geleni denedi ama en fazla olduğu yerde sallanabiliyordu. Dans etmek pek onun harcı değildi.

"Hyung, yirmi üç yaşında olduğuna emin misin? Büyükbabalar gibi dans ediyorsun."

"Sadece bu şarkı pek benim tarzım değil."

"Bekle, senin tarzında olan bir şarkı açacağım."

Baekhyun telefonundan doksanlı yıllardan bir trot müziği açıp gevşek gevşek dans etmeye başlayınca Chanyeol ona doğru sert adımlarla yürüdü, kısa süre içinde kendilerini salonun ortasında birbirilerini koştururken buldular. Genç olan çok hızlı hareket ediyordu, vücudu hafif ve kıvraktı. Patronunun onu yakalamasına imkân yoktu bu yüzden yavaşlayıp kazanmasına izin verdi. Chanyeol arkasından ona sıkıca sarıldığında nefes nefeseydi ama hâlâ gülüyordu. Pes edip telefonunu verdi, diğeri müziği kapatmıştı ve sarılmaya devam ediyordu. Ona yeniden bu kadar yakın olduğu için huzurluydu Baekhyun. Artık büyüğüne tamamen yakın hissediyordu. Arkasına dönüp kollarını uzun olanın boynuna doladı, tamamen unuttukları Sooyeon oyuncak larvasını çiğniyordu.

"Hyung..." diye seslendi nefes nefese. Ensesindeki yumuşak, açık kahverengi saçlarını okşarken gözlerinin içine bakıyordu. Büyüğünün kocaman elleri yüzünü kavramıştı ve onu öpmek üzereydi. "Hyung, bu koku da ne?"

Chanyeol'ün gözleri kocaman açıldı, "Çorbam!" diye bağırdı mutfağa koşmadan önce. Baekhyun arkasından ona kahkahalarla bakıyordu.

"Sooyeon, gel de babanın yarattığı enkaza bakalım."

Yerde pelüş oyuncağıyla oynayan küçük kızı kucağına alıp büyüğünün arkasından mutfağa gitti, Chanyeol korka korka çorbasının tadına bakıyordu. "Yaşıyor."

Baekhyun, küçük kızı mama sandalyesine oturtup önlüğünü taktı ve ardından sofrayı kurmasına yardım etti. Uzun zamandır geleneksel bir kahvaltı yapmıyordu, çoğunlukla mısır gevreği ya da hazır erişteyle geçiştirirdi. Şimdiyse masa pirinç, yumurta, tofulu ve ıspanaklı bir tür çorba ve kimchiyle donatılmıştı. Böyle bir sofrayı sadece restoranda bulabilirdi, büyüğü kesinlikle geleneksel bir adamdı.

"Çok lezzetli görünüyor!"

Büyüğü inanılmaz bir şekilde yaptığı yemekten memnun değildi. "Az kalsın çorba çöpe gidecekti, aklımı karıştırdın."

Got YouWhere stories live. Discover now