29

2.7K 293 365
                                    

Henüz saat sabahın sekiziydi, güneş doğmamıştı ve dışarıda hava eksi iki dereceyi gösteriyordu. Baekhyun, erkek arkadaşının telefonunun sesini duyunca yatağın içinde kıpırdandı. Birer kadeh şarap içip hareketli bir gece geçirmişlerdi, bu yüzden hâlâ uykulu ve yorgundu.

Chanyeol kaslı kollarını ondan ayırdığında çıplak olduğu için üşüdüğünü hissetti, sızlanarak iyice örtünün altına girdi. Henüz gözlerini açamamıştı ki büyüğünün şaşkınlıkla "Ne?" diye bağırdığını duyduğunda kendine geldi. Gözlerini ovuşturup doğruldu, Chanyeol çoktan yataktan kalkmış kıyafetlerini giyiyordu.

"Ne zaman başlamış? İtfaiyeyi aradınız mı?"

Baekhyun kaşlarını çattı, diğerinin korku dolu sesi onu da ürpertmişti.

"Tamam, geliyorum."

"Hyung, sorun ne?" diye sordu o telefonu kapattığında. Chanyeol onu duymuyor gibiydi, önceki gün giydiklerini üstüne geçirirken tekrar "Hyung!" diye seslendi.

"Kafede yangın çıkmış, Sooyeon'a göz kulak ol lütfen."

"Ne?"

Baekhyun onun ne söylediğini henüz yeni idrak edebildiğinde büyüğü gitmişti bile. Aceleyle komodinin üzerindeki telefonunu kontrol ettiğinde bir mesajı olduğunu gördü, gece saat ikide gönderilmişti.

"Sana ondan ayrılman gerektiğini söylemiştim, asla söz dinlemiyorsun. Cezanı çekmelisin."

"Aman tanrım," diyebildi sadece, mesajı ikinci kez okuyordu. Evin diğer ucundan Sooyeon'un ağlama sesini duyduğunda hızlıca yataktan çıkıp kıyafetlerini giydi. Eli ayağına dolaşmış bir halde, hızlı adımlarla küçük çocuğun odasına girdi, neredeyse düşecekti. Sooyeon'u beşiğinden çıkarıp kucağına aldı ve omzunda sakinleştirmeye çalıştı. Sanki o bile bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydı. Öylece eli kolu bağlı oturamazdı.

Sooyeon'un sırtını sıvazlarken "Geçti, canım..." diye mırıldandı. "Baban iyi olacak."

Alt kata inip mutfağa girdi, Chanyeol önemli numaraları hep buzdolabının üstünde tutardı. Telefonunu alıp numaraların arasından bakıcıyı buldu, evde bekleyemezdi, büyüğünün yanında olmalıydı. Bakıcı kadını arayıp acil bir durum olduğunu söyledi ve eve gelmesini rica etti, o gelene kadar küçük kız için yiyecek bir şeyler hazırladı. Beyni patlayacak gibiydi ama düşünmek zorundaydı. Herkes hata yapardı ve mutlaka sapığın da bir açığı vardı.

"Kim bu herif?"

Kendini saçlarını çekiştirmemek için zor tuttu, Sooyeon yeni sakinleşebilmişti zaten. Ona mamasını yedirirken Sokcho'ya geldiği ilk günleri düşündü. Barda tanıştığı adam olabilirdi, ona büyük bir miktar para bırakarak fahişe muamelesi yapmıştı. Katilin ona hakaret ederken sık sık "fahişe" kelimesini kullanması bir rastlantı olamazdı. Ya sonrası? Baekhyun hatırlamakta zorlanıyordu.

Bar...

"Tabii ya!"

Bulaşıkları hızlıca yıkarken Sooyeon'u kontrol etti, onu bulmaya yakındı. Kalbi çok hızlı çarpıyordu, bu pislikten kurtulacaktı artık.

Bakıcı kadın geldiğinde tek lokma bile yemeden eve çağırdığı taksiye atladı, şoföre hızını artırmasını söylerken yerinde duramıyordu. Hız onun için hâlâ korkutucuydu, emniyet kemerine sıkıca tutunuyordu ve midesi bulanmaya başlamıştı ama acele etmek zorundaydı. Bir yandan Chanyeol'ün ve kafenin ne durumda olduğunu merak ediyordu ama önce yapması gereken bir iş vardı.

Şoföre parayı verip üstünü almadan hızlıca arabadan indi ve bara girdi. İçerisi bomboştu, sabahın köründe kimsenin içmeye gitmesi beklenemezdi elbette. Neyse ki açıktı. Barmen ona şaşkınlıkla bakıyordu, bu saate bir müşteri beklemiyor olmalıydı.

Got YouWhere stories live. Discover now