12

4.8K 296 587
                                    

Gecenin bir yarısı onu kâbuslarından uyandıran şey şiddetle yumruklanan kapının sesiydi. Tereddütle yatağından çıktı, yastığının altındaki bıçağını eline alırken bir yandan gözlerini ovuşturuyordu. Tek gözü açık bir halde kapıyı açtığında karşısında korkuluk gibi dikilen yaşlı komşusunu gördü. Bir adım geriledi, bakışları onu korkutmuştu.

"Sorun ne, bayım?" diye sordu çatallı bir ses tonuyla. Saat dörtte kapısına dayanmasının mantıklı bir sebebi varsa iyi olurdu.

"Köpeğin..." dedi kükrer gibi, ağzından saçılan tükürükler Baekhyun'u kendine getirdi. Yüzüne gelen sıvıyı elinin tersiyle silerken ona iğrenerek baktı. Arkasına sakladığı bıçağı boğazına saplamamak için kendini zor tutuyordu. "Köpeğine sahip çıkmazsan çok kötü olacak!"

Baekhyun kaşlarını kaldırarak kapısının önünde uyuyan köpeğine baktı. "Sizi rahatsız mı ediyor?"

"Saatlerdir kapımın önünde uluyor, onu gördüm! Köpeğini susturmazsan dilini kendi ellerimle koparacağım."

Adamın bağırışı Baekhyun'un kaşlarını çatmasına sebep oldu, söylediği iğrenç şeyler yüzünden ondan tiksinmişti. "Sesin benim köpeğime ait olduğuna emin misiniz, bayım? Bahçe kapısı kapalıydı, çıkmadığına eminim."

Tofu gözlerini açıp başını kaldırdığında Baekhyun yaşlı komşusuna ironiyle baktı, adam delirmiş olmalıydı.

"Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun? Onu gördüm. Seni uyarıyorum, bu köpeği bir daha evimin önünde görürsem kötü olur."

Baekhyun başını salladı, ona korkuyla bakan hayvanın evine girmesine ilk kez izin verdi. Yaşlı adama öfkeyle bakıyordu. "Pekâlâ, sizi bir daha rahatsız etmeyecek. Şimdi lütfen gidin."

Onun cevap vermesini beklemedi, kapıyı sertçe yüzüne kapadı. İçeriye giren uyuşuk hayvana göz attı, en az sahibi kadar uykuluydu ve gecenin bir vakti uyandırılmaktan hoşnut değildi. Kapının önüne kıvrılıp uyumaya devam etti. Baekhyun iç çekerek odasına geri döndü ve uyumaya devam etti, Tofu'nun çamurlu ayaklarıyla yerleri kirleteceğini ya da tüylerini koltuğuna bulaştıracağını düşünse de çok umursamadı. Ertesi gün ya onu iyice temizleyip evine alması, ya da bahçesine geri çıkarması gerekecekti. Henüz karar verebilmiş değildi. Emindi ki adam bunu sırf onu rahatsız etmek için yapmıştı.


Baekhyun her zamanki gibi müşterilerinin siparişlerini alırken henüz öğlen vaktiydi, dışarıda hafif yağış ve sis vardı, bu yüzden kafe kalabalıktı. Siparişleri Jaehyung'a iletirken içeriye giren kişi dikkatini çekti, avukat bu sefer gri bir takım giyiyordu. Elinde çantasıyla içeriye girer girmez tüm bakışları üstüne çekmişti.

Jongin, Chanyeol'ün oturduğu masaya yöneldi ve karşısına oturdu. Aralarında çok kısa bir konuşma geçti, patronunun onu başıyla onayladığını gördüğünde meraktan ölecekti. Dudaklarını okuyarak ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordu ama daha çok gözleriyle ikisini öldürmeye çalışıyor gibiydi.

Jongin ayağa kalktığında hiçbir şey olmamış gibi küçüğüne döndü, Baekhyun bu sırada patronunun kendisine baktığını gördüğünde içinden bir titreme geçti. Avukat ona doğru geliyordu, yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.

"Bay Kim..." dedi heyecan ve korkuyla karışık, nedense patronunun gözleriyle onu takip ettiğini hissediyordu.

"Verdiğin ifadeyle ilgili birkaç işlem var, Baekhyun. Montunu al da gidelim."

"Ama..." Baekhyun ona isteksiz bir şekilde baktı, sonra Chanyeol'e göz attığında Jongin ne demek istediğini anlamıştı.

"Merak etme, senin için izin aldım."

Got YouDove le storie prendono vita. Scoprilo ora