11

4.6K 304 182
                                    

Baekhyun kafenin boş oluşuna güvenerek elini büyüğünün erkekliğine koyduğunda Chanyeol bu temasla titredi, birkaç dakika öncesine kadar onunla bu kadar yakınlaşacağını hayal bile edemezdi. Baekhyun'un elleri erkekliğinin üstündeyken aklına onunla ilgili ateşli düşüncelerin dolması işten bile değildi.

Baekhyun kumaşın altındaki organın sertleştiğini hissetti, büyüklüğünü eliyle anlamaya çalışırken öpüşmeleri daha ıslak bir hal aldı. Durmaları çok zor görünüyordu ama kapı sesi ikisini de kendine getirdi.

Şaşkın bir çift göz onlara bakıyordu. Jinsol'un ağzı açık kaldı, ne diyeceğini bilemedi. Patronu ve iş arkadaşını son derece şehvetli bir şekilde öpüşürken görmeyi beklemiyordu.

"B-ben..." diye kekeledi. Üstünde okul üniforması vardı, dalgalı sarı saçları beline geliyordu. "Telefonumu burada unutmuşum."

Hızlı bir şekilde soyunma odasına doğru kaçarken utançtan kıpkırmızı kesilmişti. Baekhyun patronuna baktı, eli hâlen erkekliğindeydi.

"Kahretsin." dedi kendine gelip, elini geri çekti. Huzursuz bir şekilde yutkundu, ikisi de tek kelime bile etmedi. Chanyeol burnunun kemerini sıkarken belli belirsiz bir lanet okudu.

Jinsol telefonunu alıp oradan çıkarken başıyla selamladı ama onlara doğru bakmadı, kapıyı açıp çıktığında Baekhyun hızla yerinden kalkıp onu takip etti.

"Jinsol!" diye seslendi, dışarısı buz gibiydi. Kollarını birbirine kavuşturarak arkasından gitti. "Jinsol!"

Ona yetiştiğinde kız pes edip arkasına döndü, Baekhyun ona mahcup bir ifadeyle bakıyordu. Hiçbir şey söylemedi.

"Lütfen bu gördüklerini kimseye söyleme."

Jinsol kaşlarını çattı. "Neden bana söylemedin? Arkadaşım olduğunu sanıyordum."

"Bak, üzgünüm..." Baekhyun titredi, üstünde sadece dirseklerine kadar sıvalı beyaz gömleği ve siyah önlüğü vardı. "Henüz bu konuda söyleyecek bir şeyim yoktu. Lütfen kimseye bahsetme."

Baekhyun ondan söz isterken kuşkuluydu, Jinsol'un ağzında bakla ıslanmadığını biliyordu. Bugün gördüklerini birilerine anlatırsa ertesi gün bütün Sokcho'nun duyacağına adı gibi emindi.

Jinsol cevap vermedi, yüzünde herhangi bir yumuşama belirtisi yoktu. Sinirli bir şekilde topuklarının üstünde döndü ve yoluna devam etti. Baekhyun kafeye girerken patronu ne konuştuklarını merak ederek ona baktı ve bir şeyler söylemesini bekledi.

"Onunla konuşmaya çalıştım ama..."

"Birilerinin öğrenmesinden bu kadar çok mu korkuyorsun?"

Chanyeol beklenmedik bir şekilde ayağa kalktı ve gidip kapıyı kilitledi, sonra küçüğünün yanına varıp alınlarını birleştirdi.

"Ben düşünmüştüm ki..." Baekhyun kekeledi, yanlış bir hareket yapmış gibi hissetti. "İtibarının zedelenmesini istemezsin."

"Seni öptüğüm için mi?" Chanyeol onun dudaklarını öperek Baekhyun'un titremesine sebep oldu. Açıkta kalan bileklerini okşadı.

"Biliyorsun, kötü karşılayabilirler. Sen benim patronumsun."

Chanyeol onu bir kez daha öptü, belinden tutup onu tezgâha doğru götürdü. Elini uzatıp ışıkları kapattığında Baekhyun onun yüzünü güçlükle seçebiliyordu. Dışarıdaki sokak lambasının ışığı pek yeterli değildi.

"Nasıl karşıladıkları umurumda değil." Patronu onu tezgâha yasladığında Chanyeol dudaklarını ondan ayırmıştı, burunları birbirine sürterken ikisi de nefes nefeseydi. Baekhyun gülümsedi, aralarındaki şeyden utanmıyor oluşu onu mutlu etmişti.

Got YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin