21

3.1K 285 524
                                    

"Ne?" Bu cevap karşısında titrediğini hissetti genç olan, vücudundan bir şok dalgası geçti. Bir süre yutkunamadı ve diğerine bakarken onun şaka yapıyor olmasını umdu. Durumu idrak edemeyerek gülmeye başladı. "Kızın?" Kendini gülmekten alamıyordu, yaşadığı her şey şaka gibiydi, tüm bu olanlar ancak kamera şakası olabilirdi zaten. Gülüşü patronunun ciddi ifadesini koruduğunu gördüğünde soldu. Ciddiydi, onun bir kızı vardı.

"Şaka mı bu? Şaka yapıyorsun değil mi?"

Chanyeol onun bu tepkisi yüzünden karmakarışık hislerle doluydu, şaşkındı, bu konuyu alaya aldığı için öfkeliydi. Ama sesini çıkarmıyordu, Baekhyun'un sakinleşmesini bekliyordu.

"Hayır, şaka değil. Bunu seninle konuşabilmek için doğru zamanı bekliyordum. Ben..."

Baekhyun onun sözünü kesti öfkeyle, kendini aldatılmış gibi hissetti "Bir çocuğun olduğunu söylemek için daha ne kadar bekleyecektin? Kahretsin, benim dışımda herkes biliyordu, değil mi? Hepsi ucube olduğumu düşünmüştür!"

"Seninle tanışır tanışmaz çocuğum olduğunu mu söylemeliydim, Baekhyun? Tanrım, ne yapacağımı bilemedim işte! İzin ver de anlatayım."

Kısa olan ona küçümseyerek baktı, bu hareketinin diğerini kırıp kırmayacağını düşünmedi bile. "Sikeyim, karşıma geçmiş bir kızın olduğunu söylüyorsun. Bunda açıklayacak bir şey yok."

Chanyeol sessiz kaldı, ne kadar kırgın olduğunu anlamak çok da zor değildi. "Baekhyun, lütfen sözlerine dikkat et."

"O kadın da annesi miydi? Bu yüzden mi onunla görüşmeye devam ediyordun? Bekle bir dakika. Yoksa karın mı demeliyim?"

"Hayır, karım falan değil ama annesi o."

Baekhyun ağlayacak gibi oldu, sağına ve soluna bakınarak sanki vuracak bir şeyler arıyordu. Kandırılmıştı, birlikte yiyip içtiği, seviştiği ve erkek arkadaşı olduğunu düşündüğü adam bir "baba"ydı. Yirmi üç yaşında bir baba. İnanılır gibi değildi. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı.

"Tanrım, bu saçmalığa katlanabileceğimi hiç sanmıyorum. Daha on dokuz yaşındayım ben!"

Baekhyun kafeden def olup gitmek için can atıyordu. Gitmek için kapının koluna uzandı ama onu durduran patronunun onu sıkıca tutan eli oldu. Güçlü görünümünün aksine fazlasıyla kırılmış görünüyordu, konuşmanın başından beri kısa olanın söylediklerine hiçbir karşılık vermemişti.

"Anlatmama izin verirsen bunun üstesinden gelebiliriz, Baekhyun. Seni sevdiğimi söylerken samimiydim."

Baekhyun onun bu söylediğine sadece güldü, kolunu ondan kurtarıp hiç düşünmeden konuşmaya devam etti. Öfkesini böyle kusuyordu. "Sanırım bir dahakine prezervatif kullanmalısın."

Oradan hışımla çıkarken arkasında kalan adamı düşünmedi bile, seri adımlarla arabasına ulaştı. Sinirden elleri titrediği için ilk denemede arabasının kapısını bile açamadı, eski arabanın kapıları anahtarla açılıyordu. "Kahrolası külüstür," diye söylendi ve sonunda açmayı başarıp sürücü koltuğuna oturdu. Hızlı bir şekilde kontağı çalıştırıp gaza bastı, oradan uzaklaşmak için can atıyordu.

Nereye gittiğini bilmiyor, tanımadığı sokaklarda garip halkalar çiziyordu. Ağlamaya başlamıştı, kendini durduramıyordu. Sildiği gözyaşları hiç durmadan tazelendiği için yolu görmekte bile zorlanıyordu. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Chanyeol böyle aptalca bir hatayı gerçekleştirebilecek son kişi olmalıydı, o akıllı bir adamdı. Sehun'dan bile böyle bir hata bekleyebilirdi ama ondan değil. Kalbi kırgındı, onu gerçekten seviyordu oysa, en saf hisleriyle sevmişti hem de. Hayatında ilk kez birine böylesine âşık olmuşken yaşadığı hayal kırıklığı tarif edilemezdi.

Got YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin