Malezya'ya yolculuk

4.5K 441 87
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Camdan dışarı bakıyordu Zahide iki aydır annesinin odasında hep daraldığı vakit yaptığı gibi. Kocasını gördü bahçede dedesi ile birlikte otururken ...
Baktı uzun uzun ve bu iki aydır kocasını daha iyi tanımıştı artık tabiki kocasıda onu....

"Kaç dil bildiğin önemli değil.
Gönül dili bilmektir önemli olan. Gönül dilini bilen karşısındaki insanın neler hissede bileceğini tahmin edebilir.
Her alanda, hayatında başarıya koşuyor demektir bunu becere bilen insan.....
Ömer beyimde aynen böyle biri.
Kos kocaman Ömer Hancıoğlu dersin bir bakışı bile korkmana sebep hatta
bakışından bile çekinilir ama .
Aksine merhametli biri.
Evet bir sürü dil biliyor ama asıl gönül dilini daha iyi biliyor "dedi....

Zeliha anne ilk bir ay verilen o ağır ilaçların etkisiyle devamlı yatmıştı.
Zahide zorla yemek ve ihtiyaçları için kaldırıyordu. Ondada ağzını bile açamıyordu.
Hatta çoğunda vücudu güçsüzleşmesin diye serumla tedavi gördü...
Öyle anlar oluyordu ki öksürük krizlerine giriyordu annesi. Zahide o anlarda dayanamıyordu annesinin çektiklerine.

Ağlıyordu artık ,annesi şu hayattaki tek sığınağının ciğerleri sökülürcesine öksürürken, adeta kendisi de o acıyı hissediyordu ....
Ama geceleri o sesi duyan Ömer hemen gelip Zahide'ye destek oluyordu .Çoğunda sabahlara kadar yanlarında kalıyordu.
Son haftalarda yavaş yavaş gözlerini açıp bayağı uyanık kalabiliyordu Zeliha anne .
Hatta serumları bırakmıştı doktoru.
Sıvı çorbaları bayağı içmeye başlamıştı....
İki aydır şu odada yatıyordu annesi ...
Ömer tekerlekli sandalye almıştı. "Artık arada bahçeye çıkaralım. Temiz hava ciğerlerine iyi gelir" demişti.

Hatta bazen fark ediyordu Zahide ama belli etmiyordu .Ömer geceleri gelip Zahide ve annesini kontrol ediyor şayet üstleri açıksa örtüyordu.
Dün gece anneside fark etmişti
ilk defa.
"Kızım Ömer gelip gece bizi kontrol etti.Beni uyuyor sandı hatta üstümü örttü "demişti.
"Evet anne iki aydır devamlı öyle yapıyor..."
"Ya öyle mi kızım ben hiç fark etmemiştim. Tamam bazen ben ağırlaşınca geldiğini hayal mayal hatırlıyorum ama ....
Böyle gelip kontrol edişini yeni fark ettim.
Hoş aylardır yarı baygın halde yatıyordum. Nasıl fark edecektim ki."

Azıcık konuşmak bile yoruyordu Zeliha anneyi. Öksürmeye başlayınca "Annem yorma kendini lütfen "
"İyiyim kızım benim .Merak etme...."

🥀🥀Tevbe Suresi, 91. ayet: Allah'a ve elçisine karşı 'içten bağlı kalıp hayra çağıranlar' oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.🥀

Serpil iki aydır devamlı tedavi görüyordu.
Zehra ile konuşurlarken Ayşe anne duymuştu.
"Serpil kızım benim. Niye bana anlatmadın ....?"
"Sizleri üzmek istemedim Ayşe anne" demişti Serpil üzgünce.
"Kimseye söyleme Ayşe anne. Babam duymasın üzülür...."

"Sen nasıl istersen kızım."
Serpil tüm tedavi sürecini tek tek anlatmıştı Ayşe anneye .
Ayşe anne "kızım doktoruna sor şayet uygunsa tedavinin yanında bir kaç tane de bitkisel tedavi yolları var .Onları da bir deneyelim.
Eskiden tıp bu kadar gelişmiş değildi.
İnsanlar bu metodları deniyordu .
Allah'tan ümit kesilmez .Ama gecirgetmeden tedaviye başlamanız iyi olmuş...."dedi.

Ayşe anne ile konuşmak Serpil'e çok iyi gelmişti.
Ayşe anne uzun uzun anlatmıştı eskiden şahit olduğu bu tür olayları.
Sonrasında anne olabilen kadınları...
Zehra kaynanasına baktı.
İçinden "Nasıl akıllı uslu görmüş geçirmiş biri. Sanki bir psikolog gibi konuşuyor daima.Anlayışlı, insanlara dinginlik veriyor.... "diye geçirdi....

Sabrı Sükût 1.Seri (Sükut-u Aşkın Gözyaşları) Tamamlandı Where stories live. Discover now