Polis Merkezine

3.6K 398 109
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

"İnsan sevdiğine el olabilir miydi?
Diğer yarısı olarak gördüğü kişiye elsin diye bilirmiydi ?
Dil söylese bile kalp bunu kabul edermiydi?
Gözler bunu kabul edebilir miydi...?
Dil söylese bile diğer azaların bunu kabul edermiydi?...Çünkü gerçek sevgi kalpte hissedilirdi ,gözlerden fışkırırdı çağlayan bir nehir edasıyla adeta....Ona sevdiğine bakarken ışıldar ondan başkasına öyle bakamaz...."dedi Mehmet acı çekerek.

Sevdiği Endenozya Konsolosluğundaki işlerini bitirip çıkınca sargıdaki bileğinin acısını unutup peşine düşmüştü tekrar...
"Hatice "diye bağırmıştı ardından.
Hatice önce idrak edememişti ama ikinci seslenmede anlamıştı sevdiğinin olduğunu...
Kalbi hızlanmıştı biranda. Günlerdir duymadığı o en güzel tınıya sahip ses adını haykırıyordu....

"Adımı hiç kimsenin ağzından bu kadar güzel duymadım...Bu adam sanki benim adımı en güzel notalarla söylüyor...Bir beste yapar gibi her bir harfine dikkat ediyor...
Sanki en güzel fon müziğini bulmaya çalışıyor gibi tonlayarak notalayarak söylüyor adımı.
Duyunca insanı efsunlayan bir ses tonuyla adeta...
Adımın bu kadar güzel olduğunu bu adamı tanıdıktan sonra fark ettim..."diyerek iç çekmişti.

Gözleri dolmuştu ama yine duymaza verip yoluna devam etmişti...
Mehmet biran duraklayan sonra tekrar koşar adım hiç ardına bile bakmadan kaçan sevdiğinin kendini duyduğunu anlamıştı...
Koştu koştu nefes nefese yetişti ona.
Hızlı adımlarla ilerliyordu sevdiğini durdurmak için kolunda ki çantasını çekiştirdi.

Hatice mecburen ona dönerek baktı.
İşte o an zaman durmuştu o koskocaman işlek meydanda yerlisi yabancısıyla dolu olan insanlar hükmünü yitirmişti ikisi içinde...
Sadece ikisi vardı onlar için o an.
Kalpler gümbür gümbür atarken, gözler günlerdir görmediği güzel suretlerini inceliyordu hasretle aşkla...

"Hatice sen ne yapıyorsun?Nasıl bizden vazgeçersin?
Bu kadarmıydı aşkın?
En ufak bir rüzgarda köklerimizden kopup dalımızı kırıp yapraklarımızı dökmemeliyiz. Senin aşk anlayışın bumu?
Aşk birbirinden ayrılmak istememektir...Ama sen ne yapıyorsun Endenozya'ya kaçıyorsun hemde kimsenin haberi dahi yokken..."diye bağırmıştı Mehmet fark etmeden.

Hatice şoka girmişti "Sen nereden biliyorsun bunu?
Ve hem sanane sen ne hakla ve sıfatla bana karışıyorsun?
Unuttun mu ben bir elim artık. Senin için yokum...Bunu sen söylemiştin, sen istemiştin...
Sakın birine bu durumu anlatıp yoluma taş koymaya kalkma...
Ben sadece ve sadece annem üzülmesin diye inkar ettim.

Kararım kesin gideceğim.
Ha annem yine üzülecek ama hiç olmazsa bana engel olmaz...Hem bende annemden ailemden ayrılacağım için üzgünüm.
Ama eninde sonunda bir şekilde o evden ayrılacağım...
Bu ayrılık, bu şekilde olmalıymış....
Bende onlarda alışacağız ne kadar zor olsada banada onlarada...
Bırak şimdi beni işlerim var. İki gün sonra gidiyorum...
Haletmem gereken önemli işlerim var...."diyerek gitmeye kalkınca Mehmet önüne geçmişti...

Bu anlara tanıklık yapan polisler olaya müdahil olmuştu.
"Hanımefendi beyefendi bir tanıdığınız mı yoksa sizi rahatsız eden birimi....?"diye sormuşlardı.
"İşlerim vardı ama bırakmıyor beni.
Anlamıyorum benden ne istiyor.
Halbuki ben ve o eliz birbirimize karşı...."demişti Hatice sinirle.

"Yok memur bey...Tanıyoruz birbirimizi.Ben onu rahatsız etmiyordum...Bir yanlış anlaşılma var değilmi Hatice...?"demişti Mehmet.
Hatice "dediğim gibi memur bey benim işim vardı takıldı peşime....müsadenizle geç
kaldım "diyerek gitmişti.
Tabiki Mehmet'te peşinden gitmeye kalkınca polisler "yeter beyefendi. Biz neler görüyoruz. Sen kızın peşine düşmüş birisisin.

Sabrı Sükût 1.Seri (Sükut-u Aşkın Gözyaşları) Tamamlandı Where stories live. Discover now