27. Bölüm: "DÖNDÜM"

24K 1.7K 663
                                    

Selam! Yine ben! Medyaya koyduğum fotoğraf için Elaʼya teşekkür ediyorum. İyi okumalar!

     Bir adam paketinden çıkardığı bir balonu şişirmek üzere eline aldı. Tüm gücüyle nefesini tutup yanaklarını şişirerek balona üfledi. Yanındaki kadın diğer süslemeleri duvara asıyordu, bir yandan da hemen yanındaki küçük oğlandan bant istiyordu. Küçük bir kız çocuğu pileli eteği ile oradan oraya koşturuyordu. Elinde bir peri asası, sırtında sahte bir kelebek kanadı ile gerçek bir prenses gibi insanlara bakıyordu. Ne var ki gürültüden kimsenin bu kız çocuğuna dikkat ettiği yoktu.

     Bir başka adam önündeki pastayı yemekle meşguldü. Onunla konuşmak isteyen veya onun yanına gelmek isteyenleri kesinlikle umursamıyordu. Tek odak noktası önündeki plastik tabağa ince dilimle konulmuş pastaydı. Az ileride birkaç kadın ellerindeki içecekleri havada tokuşturup gülüşüyordu. Biri mücevherlerini gözler üzerine sermek için sürekli saçlarını arkaya atıyordu, bazen de bileklerini sallıyordu. Diğer kadınlar yüzlerindeki sahte gülümseme ile onu övüyor, arkasını döndüğü anda ise fesat bakışlarla mücevherlerine bakıyorlardı.

     Barista bir omzuna attığı havlu ile sürekli tezgâhı siliyordu. Brezilya örgülü saçlarını tepede bağlamıştı. Ağzındaki sakızı şişiriyordu sürekli. Bir kolu boydan boya dövme ile kaplıydı. Kulakları sağır edecek kadar yüksek olan müziğe başını sallayarak eşlik ediyordu. Karşı masada oturan kadın karşısında oturan adama söyleniyordu. Yolunda gitmeyen bir şey vardı ama neydi onlar? Adam boynu bükük, her söyleneni destekler türden bir şeyler diyordu ama yine de kadını tatmin edemiyordu.

     Sirke satan suratımla çevremdeki insanları seyrederken birinin kendisine bakmam için yüzümü çevirdiğini hissettim.

     Yiğit.

     O gün, Eymen'i sözde uğurladıktan sonra çok zor birkaç gün geçirdim. Eymen'siz geçen çok az günüm oluyordu bu yüzden onsuz kalmaya alışık değildim. Sadece annemi kaybedince yapayalnız hissetmiştim en son, Eymen gidince yine öyle hissettim. Bir gün döneceğini bilsem de her gün ıstırap içinde geçiyordu. Her gün biraz daha acı çekiyordum, her gün biraz daha özlüyordum. Neredeyse bir ay oldu. Gelmedi. Dönmedi. Alışamıyordum yokluğuna. Sıkı sıkı sarılıp gözlerine bakarak 'Seni Seviyorum' demek istiyordum.

     Yiğit ve Rüya her gün benimleydi. Ayrı geçirdiğimiz tek bir gün olmuyordu. Son günlerde Yiğit'in soruları çoğalmıştı, artık babasını da yanında görmek istiyordu. Rüya her şeyi bildiği için sadece destek verir türden bakışlar atıp hiç konusunu açmamayı tercih ediyordu. Yiğit uyuyunca veranda da oturup uzun uzun sohbet etmeye başlamıştık. Babasıyla yaşamak istemediğini, bir velayet davası açmak istediğini güzel bir dille anlatmıştı.

     Şaşırmıştım, kızım beni istiyordu.

     Bana çok zarar vermişti Rüya, hem maddi hem manevi. Yine de beni istediğini söylediğinde hepsi buhar olmuş, havaya karışmıştı. Anne - kız ilişkisinden çok bir arkadaş ilişkisi vardı aramızda. Beraber büyümüştük, onu doğurduğumda ben de bir çocuktum çünkü. Bu yüzden her dediğini anlamam hoşuna gidiyordu. Başka anneler böyle anlamıyormuş kızlarını, aralarında hep bir duvar oluyormuş.

     Cengiz üç gün süren teslim olma süresini aştığı için tutuklama emri ile nezarethaneye alındığında Rüya ile sevinç çığlıkları atmıştık. Birkaç sorgunun arından cezası paraya çevrilmiş, evime yaklaşma yasağı verilmiş ve serbest bırakılmıştı. Yine de bu gözünü korkutmuş olmalıydı çünkü artık Rüya'nın geç saate kadar burada olmasına bile sesini çıkarmıyordu.

Themisʼin GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin