18.Bölüm: "THEMIS"

24.2K 2K 1.5K
                                    

Herkese merhaba. 18. bölüm çok heyecanla yazdığım bir bölüm oldu. Yazmak için çok araştırma gerektiriyordu o yüzden beni fazla yordu. Dilerim severek okursunuz. İyi okumalar diliyorum, aşağıdaki minik yıldıza dokunmayı unutmayın.

Medya; Mustafa Şehit

    Umut kırıntılarının bir araya gelip bir çöl oluşturduğu çorak toprakların en bilinmez yerlerinde gizliydi adalet. Kimse göremezdi, dokunamazdı, hissedemezdi bile. Sadece varlığının bir yerlerde olduğuna inanılırdı ama nerede olduğu da bilinmezdi. Belki çoktan son nefesini vermişti belki henüz bebekti ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu ve biz de boşu boşuna ona sırtımızı dayıyorduk, güveniyorduk.

     Yine nerede olmadığımı kestiremediğim bataklıktan hallice bir yerde nefes nefese koşuyordum. Bir bebek ağlama sesi geliyordu kulağıma ve ses gittikçe şiddetleniyor, kulağımı sağır edecek düzeye geliyordu. Konuşmaya çalışıyordum, bağırmaya çalışıyordum, olmuyordu. Nefesim boğazımda tıkanıp kalıyordu, ciğerlerime dolmuyordu. Kalbim deli gibi çarpıyordu, gidişatın kötüleşmesi beni endişelendiriyordu.

     Bitiş çizgisini zorlukla aşan atletler gibi sıçrayarak uyandığımda adımı dahi zor hatırlayacak vaziyetteydim. Son günlerde sıklaşan kabuslarımı durduramıyordum. Keskin bir bıçak yarası gibi tenime işlemişti ve arda kalan izler hep benimle kalacak gibiydi.

     Üzerimdeki kıyafetler bir pijama takımı ile değiştirilmişti, üzerime bir battaniye örtülmüştü. Nefes alışverişim düzene girdiği an etrafı kolaçan ettim. Eymen'in evinde, koltuğundaydım. Fısıltı şeklinde kulağıma gelen konuşmalardan anladığım kadarıyla Dicle, Seçkin ve Nil de buradaydı. Dün ettiğimiz kavganın enkazları hâlâ duruyordu. Kırılmış vazonun parçaları, her yere saçılmış iskambil kağıtları salonun her yerini kaplamıştı.

     Gördüğüm kâbusun ve bebek ağlama seslerinin bir nebze de olsa silinmesini bekleyip üzerimdeki kalın battaniyeyi kenara attım. Üzerimde Eymen'in pijamaları vardı. Paçalarımı yukarıya doğru katladım ayağımın altına dolanmasın diye. Seslerin geldiği yöne ilerlediğimde Eymen hariç herkesin masada oturmuş sohbet ettiğini gördüm.

"Günaydın majesteleri. Güzellik uykunuzdan uyanmışsınız. Hadi şimdi de Eymen Bey'i uyandırın da kahvaltımızı yapıp gidelim." dedi Seçkin el çırparak.

     Dicle bir hamlede yanıma gelip yüz hatlarımı inceledi. Bileğindeki siyah tokayla saçlarımı tepede topladı. Eymen'i uyandırmaya gitmeyeceğimi bildiği için Seçkin'e bir şey söylemeden beni lavaboya götürdü. Dün Eymen ve ben yorgunluktan bitap düşünce arabaya biner binmez uyumuşuz, Dicle, Seçkin ve Nil'e haber verip başımızda durmalarını istemiş. Gece geç saatte buraya geldiğimizde herkes kendine bir yer bulup uyumuş. Ecevit ise karakolda işlemleri sürdürmeye son sürat devam etmiş.

     Kahvaltıya indiğimizde Eymen çoktan uyanmıştı ve kollarını sıvamış, bizimkilere yemek hazırlamaya başlamıştı bile. Ben dahil herkese günaydın demiş fakat yüzüme bir saniyeden de az bakmıştı. Eymen'in bu tavırları içimi acıtsa da Dicle'nin dediği gibi ikimize de iyi gelecekti bu mesafe ve hâlâ her sözünün arkasından olan ben, ısrarla Eymen'e boyun eğmiyordum. Bu yaşıma kadar ailemden saydığım birine bugün aniden farklı gözle bakamazdım ve bu küslüğü büyütmesi bencilliğinden başka bir şey olamazdı.

     Rutinlerimizin dışında yani fazla gülmeden, eğlenmeden, birbirimize dalaşmadan ve fazla konuşmadan hazırlanıp son sürek Ecevit'in yanına gittik. Barbaros henüz adliyeye sevk edilmemişti ve hâlâ nezarethanede tutuluyordu. Elinde karton bardakla kahve içen Ecevit'i gördüğümde kan çanağına dönmüş gözleri bütün gece hiç uyumadığına işaretti. Dicle o halini görünce sokakta üşümüş yavru bir kedi görmüş gibi sızlanarak yaklaştı ve incitmeden boynuna sarıldı. Ecevit her zamanki gibi utanarak geriye çekildi, ensesini ovdu. Eymen'in yoğunlaşan bakışlarını üzerimde hissettiğimde yutkunarak içeriye girdim, girer girmez Nisan'ı gördüm ve saniyesinde kalbim sıkıştı. Hemen yanında Yelda Hanım, Atilla Bey vardı. Doruk ise koridor boyunca yürüyordu ve stresten elleri titriyordu. Beni gördüklerinde hepsi birden ayaklanıp yanıma geldi.

Themisʼin GözyaşlarıWhere stories live. Discover now