14. Bölüm: "GÖKYÜZÜ"

24.3K 2K 1.8K
                                    

Herkese selam! Yazarken çok duygulandığım bir bölüm oldu. Umarım severek okursunuz💜
Daha önce de söylediğim gibi instagram üzerinde asya_wattpad kullanıcı ismi ile bir sayfa açıldı. Alıntıların paylaşıldığı sayfayı takip etmenizi öneririm. İyi okumalar diliyorum 💜
Aşağıdaki minik yıldıza dokunmayı unutmayın 🌟
Sizleri seviyorum💛💜

     Genç adam dudaklarında akşamdan kalan bir tebessümle gözlerini araladığında yanıbaşında tüm zarafetiyle uyuyan saçları hafiften dağılmış yine de güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş güzel kokulu kadına baktı. Güzelliğine gıpta ile baktığı güzel kadının kirpiklerini tek tek sayacak kadar, yüzündeki her bir mimiği ezberleyecek kadar ve ürkmesin diye saç teline bile dokunmaya korkacak kadar sevdiği halde gece dudaklarına dokunmuş olması onu bir yay gibi germişti.

     Damarlarına alkol girmese de kendisini sarhoş gibi hissetmesine neden olan o dakikaları zihninin en kıymetli yerlerinde depoladı. Onu gördüğü ilk andan beri doya doya vakit geçirmenin hayaliyle uyuyup uyanırdı ve dün o hayallerin en güzelini yaşamıştı. Bugüne kadar sahip olmak istediği en kıymetli hazinesinin ağır kapağını aralamıştı nitekim içindeki vicdan ona yaptıklarının bir hata olduğunu fısıldıyordu.

     Bunu yapmak için erkendi, henüz kendisini bile tam anlamıyla güzel kadına açmamıştı. Hepsinden de öte senelerdir belki ilk kez derin bir uyku çekmişti ve bu gecelerin hiç bitmemesini istiyordu.

***

     Sudan veya herhangi bir yaşam belirtisinden yoksun nerede olduğumu bile bilmediğim uçsuz bucaksız bir yolda, ben gittikçe uzayan, odak noktasına yaklaştıkça benden uzaklaşan ve her adımımda nefesimi biraz daha kesen bir yerdeydim. Sesimi duyuramıyordum kimseye ve duyuracak biri de yoktu zaten.

     Doğa ananın küskünlüğü, bitkin düşmüş toprak ile filizlenmişti adeta ve insan derisini andıran zemin, bir bataklıktaymış gibi beni içine çekmeye çalışıyordu. Hayır, demek istiyordum. Biri elimden tutsun ve bu yerden beni kurtarsın istiyordum fakat ne başını ne de sonunu görebildiğim bu anlamsız yerde yok olmak üzereydim.

"Asya." diyordu biri. Nefes alışverişim o kadar hızlanmıştı ki gören astım krizine giriyorum sanırdı. Göğsüm vücudumdan bağımsız inip kalkıyordu ve kalbim, bana otuz iki senedir karşılıksız hizmet eden yorgun kalbim, artık emekli olmak ister gibi damarlarıma dilekçe gönderiyordu.

"Asya." biri yanaklarıma dokunmuştu ama kimdi o? Avuçlarıma baktım, bir katilin olay yerinden ayrılmadan önceki son saniyesinde yaşadığı şoku yaşar gibiydim. Ellerim kan içindeydi ve yerdeki kum tanelerine damladıkça toprak balçık oluyor, kanı içine çekiyordu.

     Dalış yapan birinin dakikalarca nefesini tutup son raddede su üstüne çıkışı gibi uyanıp yatakta doğruldum. Alnımdan boncuk boncuk ter damlıyordu ve saçlarım bir kavgadan çıkmış kadar dağınıktı.

     Neredeydim ben?

     Dünkü anılarım beynimde yankılanınca anılarım sorularıma tercümanlık yaptı. Sakince başımı sağa çevirdim. Eymen gülümseyerek bakıyordu.

"Kabus gördün. Sakin ol." geri uzandım. Gördüğüm kâbusun yarattığı şokun vücudumda bıraktığı etkisi geçene kadar susup Eymen'in kahverengi büyülü gözlerine baktım. Nefes alışverişim yavaşlayana kadar konuşmadım. Göz göze geldik ve hiç ayrılmadık. Sadece dünü düşündüm.

     Nazik bir davet, mütevazı bir akşam yemeği, müzik eşliğinde bir sohbet ve sonra... Sonra bir öpücük. Evi kasıp kavurabilecek büyüklükte olduğu halde tenimi buz kesen bir öpücük. Yaşadığım ikilem uzun süre bana eşlik edecek gibi görünüyordu şu dakikalarda Eymen'in kahverengi gözlerine bakarken ve buram buram parfüm kokusunu içime çekerken.

Themisʼin GözyaşlarıWhere stories live. Discover now