Bölüm 49

1.2K 283 26
                                    

Derin pilavındaki bezelye tanelerini ayıklarken kafasını kaldırmıyor, biran önce yemek faslının bitmesini bekliyordu.

Sözleşmeyi imzaladığı günden beri babasının kurallarının dışına çıkmamıştı. Kurulu bir robot gibiydi. Yemek saatinde masadaki yerini alıyor, annesinin onunla konuşma çabalarını görmezden geliyor, babasının sorularına tek kelimelik kısa cevaplarla karşılık veriyor ancak kafasını yemeğinden kaldırıp kimseye bakmıyordu.

Bezelyeli pilavdan nefret ettiği halde sesini çıkartmadan bezelyeleri ayıklayıp yemeğe çalışıyordu. Pilavın yanındaki ete hiç dokunmamıştı bile. Uzun zamandır iştahı yoktu.

"Bezelyeleri de ye!" emri geldiğinde Derin'in çatalı ayıkladığı bir bezelyenin üstünde durdu. Kafasını kaldırıp emri veren babasına bakmadı.

Dirseğini masaya yaslayıp bir elini ensesine atarak parmaklarıyla etini sıktı ve çatalına aldığı bezelyeyi ağzına götürdü.

Babası "Hepsi bitecek" dediğinde Derin ağzındakini yuttu ve diğerlerini yemeye devam etti. Her seferinde o kadar zor yutkunuyordu ki boğazı acımaya başlamıştı. Evet bezelyeden nefret ederdi ama onu o kadar zorlayan o küçük taneleri yutmak değildi. Yemek zorunda olmak ve tüm hücreleri karşı çık diye bağırırken kendiyle savaşarak yemeye çalışmaktı. Şuan önündeki bezelye değil en sevdiği yemekte olsa aynı şeyi hissederdi.

Tabağındaki bezelyeler bittiğinde ellerini kucağına yerleştirip yutkunarak "Doydum kalkabilir miyim?" diye sordu. Bakışları yarısından çoğu dolu olan tabağındaydı.

Babası kıkırdayarak "Kalkabilirsin" dediğinde Derin rahat bir nefes alıp sandalyesini geri iterek ayağa kalktı. Kapıya doğru yönelmişti ki babası "Babaya bir öpücük yok mu?" dedi.

Derin olduğu yerde durup gözlerini kapatıp açtıktan sonra arkasını döndü. Babasının yanına gitti ve yanağını ona çeviren babasına doğru eğildi. Adamı öperken gözlerini sımsıkı kapatmıştı.

Dudaklarını babasının yanağına değdirip hızla geri çekildikten sonra olabildiğince hızlı hareket ederek yemek odasından çıktı ve merdivenleri tırmanarak kendini odasına attı. Kapıyı arkasından kilitleyip yatağına doğru giderken yanaklarından gözyaşları süzülüyordu.

Derin yatağına uzanıp telefonunu eline aldı. Rehberine girdiğinde kimi arayacağını bilemedi. Adel ile son konuşmalarından sonra bir daha iletişim kurmamışlardı. Sidem'in de uzun zamandır sesi çıkmıyordu. Parmakları Ozan'ın isminin üstünde gezindi. Bir süre ekrana baktıktan sonra ekranı kapattı ve telefonu yanına bırakarak gözlerini yumdu.

Kısa süre sonra telefonu çalmaya başladığında bir an Ozan'ın aradığını umara kalbi hızla atmıştı.

Heyecanla telefonu kaldırdığında Sidem'in aradığını gördü.

"Efendim" diyerek telefonu açtığında Sidem "Ne haber Derin? Nasılsın? İki haftadır görüşemedik" dedi.

"Evet, iyiyim tatili evde geçirdim. Sen ne yaptın?"

"İyiyim ben de evdeydim. Bartu da şirkette işleri olduğunu söyleyince evden bir yere çıkmadım. Hava da soğuk zaten canım hiçbir şey yapmak istemedi"

"Anlıyorum" diye mırıldanan Derin sessiz kaldığında Sidem "Adel ile haberleştin mi?" diye sordu.

"Onunla da iki haftadır görüşmedim"

"Anladım, annesinin ölümünden sonra nasıl oldu merak ettim. Yanına gidelim mi?"

Sidem'den böyle bir teklif geldiği için şaşıran Derin "Bilmem geç olmadı mı?" dediğinde Sidem "Dur müsait olup olmadığını sorayım" diyerek onu beklemeye almıştı.

GENÇLİK ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin