Bölüm 21

1.8K 310 38
                                    

Sıla kollarını etrafına sarıp esen rüzgarın esintisinden korunmaya çalıştı.

Hemen yanında duran Civan ceketini çıkartarak genç kızın omuzlarına bıraktı. "Buna sarın üşümezsin" derken sesi kısıktı.

Ceketi omuzlarından atan Sıla "Gerek yok" dedikten sonra ona dönerek "Beni niye buraya getirdin?" diye sordu.

Civan arabanın üstüne düşen ceketini geri almadı. Sıla ile yan yana arabanın önünde oturuyorlardı. Genç adam onu buraya getirebilmek için çok çabalamıştı. Daha doğrusu arabasına bindirebilmek için çok dil dökmüştü. Genç kız sonunda pes etmişti ancak şuan geldiğine pişman olmuş gibiydi. Civan da konuşmaya nereden başlayacağını bilmiyordu. Birkaç gündür ayıktı ve ayık olmak ona bazı anıları geri getirmişti. Elinde somut bir kanıt yoktu. Tek hatırladığı burnundaki o tatlı koku ve hayal meyal anımsadığı tatlı gülüştü.

Derin bir nefes alarak orman kokusunu hemen yanında duran Sıla'nın kokusuyla birlikte içine çeken Civan gözlerini kapattı. O geceye ait kısa anılar zihninde canlanırken "Mis gibi orman kokusu sana da iyi gelmiyor mu?" diye sordu. Gözlerini açıp kafasını gökyüzüne kaldırdığında ise ağaçların arasından görülen mavi gökyüzünü işaret edip "Üstelik gökyüzü de buradan harika görünüyor" dedi.

Sıla kaşlarını çatmış onu izliyordu. Dağınık kumral saçları hafif uzamış sakalıyla Civan tam bir serseriydi. Kulağının arkasında "Ölüm" yazıyordu. Sıla daha önce diğer kulağının arkasında da "Yaşam" yazdığını görmüştü. Dövmelerin onun içine ne anlama geldiğini bilmiyordu ancak genç adamın yaşam ve ölüm arasına sıkışmış olduğunu hissediyordu. Sanki ölmek isterken yaşamaya mahkummuş gibiydi. Bu yüzden de sürekli içiyor olmalıydı. Onunla geçirdiği kısa vakitten ve okulda gördüğü sıralar hareketlerini izlemesinden genç kız bunları çıkartmıştı. Evet Civan'ın hayatı hakkında çok fazla kafa patlatmıştı çünkü o geceden sonra Sıla bir parça da olda ona bağlandığını hissetmişti. Eh tabi ki genç adamın bundan haberi bile yoktu.

Civan bakışlarını Sıla'ya çevirdiğinde genç kız önüne döndü. Civan'ın açık yeşil gözleri üstündeyken hissettiği duygulara engel olamıyordu.

Sıla'yı izleyen Civan derin bir nefes daha aldı. Saçlarını sıkı bir atkuyruğu şeklinde tepeden bağlayan genç kızın duruşu dikti ancak Civan onun dışarıya gösterdiği kadar kendine güvenmediğini hissediyordu. İnce omuzları gergindi. Ellerini geriye atmış arabadan destek alarak dik duruyordu. Sanki kendini güçlü göstermek ister gibiydi.

"Beni neden buraya getirdin?" diye bir kere daha soran Sıla, dişlerini sıkmıştı. Civan onun karşıya bakan yüzünü inceledi. İnce dudakları küçük ama güzel bir burnu vardı. Gözleri ise iriydi. Hava yeterince soğuk olmasına rağmen ince bir kazakla dışarı çıkmıştı. Kızın ekonomik durumunun çok kötü olduğunu biliyordu. Bununla ilgili ne yapabileceğini ise kendi de bilmiyordu. daha tam olarak aralarında ne geçtiğini bile hatırlamıyordu. Ama hatırlamak için ne yapması gerektiğini biliyordu.

Biranda oturduğu yerden kalkıp Sıla'nın karşısına dikildi. Sıla kafasını kaldırıp ona bakarken hafifçe geriye kaçmıştı. Genç adam ona doğru eğilip ellerini arabanın üstüne yerleştirdi. Sıla "Ne yapıyorsun!" diye bağırıp arabaya doğru daha da eğilirken bir eliyle onu itmeye çalıştı.

Civan aralarına kısa bir mesafe bırakıp onun gözlerine bakarak "Bana kamptaki akşam neler olduğunu anlat" dedi.

Sıla'nın gözleri irice açıldı. Kafasını sağa sola çevirip bir kaçış yolu ararken "Hiçbir şey, kafan mı güzel senin?" dedi.

GENÇLİK ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin