10 - Gizli Silüet

152 141 3
                                    

Bazı anıları yaşamak değil yaşatmak gerekir...

Bazılarının hayali senin hayal kırıklığındır. Senin hayalin ise birisinin lanetler okuduğu hayattır. Her zaman bizler istediğimiz şeylere kavuşamayız. Unutmak bazen en kolay çözüm yoludur.

Ve bu süreçte birçok şeyin ağrılı, ıstıraplı sancılarını yaşarız. Her şey bazen çok kolay görünür ama aslında en zor olanı içinde hapsolmuştur. Saklı bir kitabın sayfalarında gezmek gibidir hatırlamak. Bir boşluğa düşersin ya da bir labirentte yolunu bulmak için çoğu kez aynı hataları tekrar tekrar yaşarsın.

Anı yaşamak vardır ya hani. İşte bazen sadece yaşamak değil yaşatmak gerekir. İster geçmiş olsun ister gelecek olsun o ana tutunur ve onu hayallerinde başa sara sara izlersin. Bir rüzgara kapılır ve o rüzgarın şiddetiyle istemediğin yerlerde kendini bulursun. Benim ki de aynı buydu. İstemediğim anda hiç istemeyeceğim bir yerde yaşamaya ya da yaşatmaya çalışıyordum ruhumu, bedenimi ve zihnimi...

Puslu bir hayat zihinleri sindirirken ben o pus içinde gerçekleri arıyordum. Bulacak mıydım? Bilemiyordum ama pes etmemek ve çabalamaya devam edeceğimden kesin emindim.

Zihinler acının sesini, rengini gösterebilseydi  bu renk nasıl bir renk olurdu? Soluk bir acının rengi olurdu bu rengi daha önce kimse görmemiş daha önce kimse o rengi tarif etmemiş olurdu. Ya sesini? İşte o ses ölümün melodisi olurdu. O şarkı tüm zihinlerde sonsuza kadar sessiz bir melodi ile çalmaya devam ederdi.

Her şey adım adım gelişti.
Her şey adım adım açığa kavuştu.
Her şeyi adım adım sona erecek.
Her şey istenilen veya istenilmeyen şekilde gerçekleşecek.
Her şey sondu, sonsuzdu.
Her şey bir acının karanlık bir ayaz soğukluğu içerisinde yayılması ile ortaya çıktı.
Her şeyi bir ölüm başlattı.
Her şey bir intikam ile başladı.
Her şey bir acının çığlıklarıyla yayıldı.
Her şey bir gözyaşı ile başladı.
Her şey bir çığlıkla başlayacak ve her şey bir bir zihinde başa sara sara hatırlanacak.

Peki ilk anda ne olabilir ne olacak?
Düşünülmeden yapılan bir adımla mı başlayacak yoksa hiç haberdar olamamış gibi davranıp düşmanı arkadan ummadığı anda yere mi devirecek?
An içerisinde mi hareket edilecek yoksa sinsi sinsi yapılmış olan bir plan zihinde yavaşça devrilecek mi?
Zaman gerçeğin yansımasıdır.
Zaman unutulmuş olanı açığa çıkarandır.
Zaman sabrı arttıran öfkeyi sakinleştirendir.
Zaman gerçekleri nasıl açığa çıkaracaksa işte o andan sonra da anıların bedellerini ödetecek.
Yapılmış hatalı davranışların, düzeltilmesini sağlayacak.

Gerçek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Ve hiç bir şey bu denli nefrete bürünmemişti.
Ve ölümün melodisinin ilk mısraları hiç bu denli gerçekçi olmamıştı . Gerçekleri haykırmamıştı.

Gerçek bir dünyaya bu denli bas bas bağırarak açığa çıkamamıştı.
Yataktan doğrulmuş arkama dönmüştüm. Karşımdaki kişi duvara sırtını dayamış ve bana bakıyordu.
Karşımdaki Tarsis kralı Hermes'ti.
Şaşkındım. Onu odamda hiç beklemiyordum. Herkes olabilirdi ama o benim odamda habersiz bir şekilde olması beni şaşırtmıştı.
Kaşlarımı çatmıştım. Neden buradaydı? Hiç istifini bozmadan sırtını yaslamış olduğu duvardan bana sert bakışlarla bakıyordu.
Kızgın görünüyordu. Kahverengi harelerinden bana duygusuzca bakıyordu. Yavaşça önüme düşen saçlarımı omzumdan geriye itip aklıma ilk gelen soruyu sordum.

ÖLÜMÜN MELODİSİ *Varta *Where stories live. Discover now