17 - Günahsız Ruh

92 78 1
                                    

Gece ve gündüz ikilemi arasında olan ipliksi düşüncelerimi derliyorum.

Sert fırtınalar çığlıklarımı uzaklara savuruyordu ve onları sis bulvarına hapsediyordu. Ben ise sadece bir seyirci gibi izliyor haldeydim. Bir filmi izler gibi kendi acılarımı izliyor uzaktan uzaktan bir şey yapmadan sadece hissediyordum.

Sustuk çoğu şeylere. Ya da susturulduk. Kan kustuk. Açık yararlarla hayatımıza devam ettik ama hiçbir zaman bundan sızlanmadık. Ya da sızlanacağımız kişiler etrafımızda yoktu. Bu da bir cevaptı. Acı çektik her an içerisinde. Kalabalık içerisinde sessiz sedasız bir yerde... Birileri görmüş olabilirdi acı çekerken bizi ama görmezden gelmiş de olabilirdi .
Görmüş olanlarda sustu hiç görmemiş gibi yaptı . Kaçtı kaçmayı tercih etti.

Derin bir acıya bariz bir şekilde itildik. Kuyuya düşer gibi düştük ve o kuyudan bir insan yardımı olmadan çıkamadık. Çıkamayarak hapis kaldık. Ve yaşantımız o kuyunun dibindeki olan yaşantı oldu. Yeni evren eski evreni bir taşı sektirir gibi sektirdi. Eski evren olduğu yerden bir çelme takılmış bir şekilde düşürüldü.

Elim Zümrüdü anka kuşunun burnuna uzanmış bir şekilde asılı duruyorken duyduğum sesle anında Zümrüdü anka kuşu olduğu yerden yani üzerimden uçup gitti. Ve gözden kayboldu. Zümrüdü anka kuşunun korkup kaçmasına sebep olan kişiye gözlerimi diktim.

"Dokunma bence.."

Ahrar hoca biraz uzağımda duran ağacın biraz gerisinde durmuş ve benim olduğum tarafa bakıyordu.

"Sizin yüzünüzden Zümrüdü anka kuşu korkup kaçtı." diye azarlayan bir ses tonuyla konuştum. O ise omzunu biraz önce ağaca yaslamış ve benim yerde olan bedenime boş bakışlarla bakıyordu.

"Yerde uzamaya devam edecek misin hala?" diye söyledi sorumu es geçerek. Bu adam gerçek miydi? Sorduğum soruya cevap vermiyor üstüne üstlük birde beyefendi yerde uzanmamı sorguluyordu.
Sinirimi yatıştırmaya çalışa çalışa ellerim yardımıyla yerden doğrulup ayaklarımın üzerinde durdum.

" Oldu mu? Kalktım ayağa... Şimdi neden kuşu kaçırdınız?" dedim cevap vermesini beklerken.

"O sandığın gibi Zümrüdü anka kuşu değil. O bir yanılsama. Böyle böyle kendine av buluyor. Gerçek türü zingola. Yani insan yiyen bir kuş. Böyle şekil değiştirir ve avını kandırıp onu avlar. Onu kaçırdım çünkü eğer onun burnuna dokunsaydın muhtemelen parmağını ısırıp seni salgıladığı zehirle uyuşturacaktı. Bu da onun avlanmasını kolaylaştıran kolay yönetmi. "dediği anda şaşırdığım için gözlerim irice açıldı. Ben de saf saf hayvanı sevecektim meğerse hayvan beni akşam yemeği olarak görüyormuş.

" İki oldu... "dedim mırıldanarak.

" İki oldu derken? "diye sordu Ahrar hoca.

" Dün ve bugün iki kere beni zor bir andan kurtardınız. Teşekkür ederim. "dedim az önce söylediğim sözü açıklamaya çalışırken. Sözlerim bittiği anda sadece teşekkür etmene gerek yok dercesine başını salladı.

Biraz ilerde hala olduğu yerde duran ata bakışlarım çevrildi. Nereye baktığımı merak edip bakışlarını Ahrar hoca baktığım yere çevirdi. Nereye baktığımı görünce olduğu yerde hareketlendi.

ÖLÜMÜN MELODİSİ *Varta *Where stories live. Discover now