35- Kan Bağları ve Kader Çarkları

59 27 1
                                    

Her acı veren sözü siliyordum zihnimden , aynı gereksiz anları hatırlamak istemediğim gibi.

Kalbim kırık göğüs kafesimin arasında kalmış bir mahkum. Kafes içerisinde özgürlüğü kucaklamakta. Ve o kafes onun dünyası. Onun içinde yeni bir yaşamı tadıyor. Yeni acıları görüyor ve hissediyor. Ruhunu orada muhafaza ediyor. Yeni yaralar almasın alamasın diye. İzleri tazelenmesin diye. Ruhun bir kaçış noktasında  nefeslendiği ve durup arkasına bakarak adım attığı bir dünya orası.

Zaman yavaş akıyor. Hisler zarar görmüyor. İnsanlar kırmaktan çekiniyor. Ve geceler daha uzun soluklu daha ışıltılı. Yağmur ağlatmıyor iyi hissettiriyor. Anılar eskimiyor yenileniyor o dünya içerisinde. Çünkü yeni bir yaşam yenilikler demek. Orada eskiye dair iz yok, eskiye dair unutuluşlar var. Kazanılışlar var. Hüzünler değil izler bırakan mutluluklar bir izin simgesi o evrende. O evren bir acının batışı bir gülücüğün doğuşunun sebebi. O evren bir acıyı gömülü bir sevgiyi doğuruşu. O evren kelimeleri değil hayatları temsil ediyor.

Zihnimde bitip durmayan bir cenaze vardı. Ölümlerin sonu gelmiyordu. Ölülerin sayısı azalmıyordu. Ruhlar intihar ediyordu sayısızca. Ruhlar acı çekiyordu yıllarca. Zihinler sadece bir tanık. Zihinler sadece bir mekan. Ruhlar mı? Onlar sadece bir kurban.

Hükmü çoktan verilmiş ve asılmayı hüzünle bekleyecek olan mahkumlar. İpler boynun tam üzerine izler bırakarak ölüleri sonsuzluğa uğurluyor. İpler nefesleri kesiyor. Gözyaşlarını kurutuyor. Sessizlik bir seyirci gibi onu o evrende seyrediyor. Ruh ölüyor. Ölüme adım adım ilerliyor. Sabahı görmeyecek. Geceyi göremeyecek. Yıldızlara bakamayacak. Ve bir daha gözlerini açamayacak. Ve bir daha bir bedene ait olmayacak.

Göğüs kafesi boşluğumda bir ağrı var sebebi içinde çürüyen ruhlar mı? Yoksa çürütülmüş hisler mi? Neydi bu ağrının sebebi? Hissetmemek mi? Hissederek acı çekmek mi? Hissetmek bu kadar acı veriyorsa neden hissetmek iyi? İyi değil? İyi olmamalı. Çünkü acıyor, acıtıyor ve çürüyüp yok ediyor. Nefes alamıyor soluklarımız tükeniyor.

Bir okyanusun altında boğulmaktan farklı değil. Ama orada bir kurtuluş yolu var. Yüzeye çıkarsan kurtulursun. Ama eylemsiz bir şekilde boğulmak onun çözümü yok. Varsa da ben daha bilmiyorum. Bilen oldu mu? Boğulduğunuzu hissettiğiniz anlarda ne yaptınız? Ya da ne yapmaya çabaladınız? Ben sadece acının geçmesini bekliyorum. Çünkü elimden gelen bu. Dahasını bilmiyorum. Dahası elimden gelmiyor. Çünkü zayıfım bu konuda. Zayıflık gösteriyorum. Çabalamak için bir mücadeleye girmiyorum. Girmek istemiyorum.

Yaşantılar farklıdır bunu ortak noktada birleştiren insanlardır aynı o ortak noktayı anında bozabildikleri gibi. Yaşamlar tek kişiden ibaret değildir. Biri gelir ve seni sen yapan her şeyi değiştirir ve seninle bir yaşam kurar. Değiştirir seni. Değişime sürükler. Aynı noktaya ulaşabilmek için. Aynı düşüncelere erişebilesiniz diye. Ama bazen de yaşamınızı mahveder o kişi. Size acı getirir. Sizi ağlatır.

Sizi kendisinden ve kendinizden nefret ettirmeye çalışır. Çok şeyi başarır. Önce sizi acıtır sonra sizi tüketir ve sizi bir hissizlik boşluğuna atarak orada uzun soluklu bir düşünme eyleminde bırakır. Düşünürsün. Neyi mi? Nerede hata yaptığını. Nerede doğruyu değiştirdiğini. Ve neyi yapamadığını ve neyi güzelleştiremediğini.

ÖLÜMÜN MELODİSİ *Varta *Where stories live. Discover now