12. BÖLÜM

43.5K 4.2K 2.3K
                                    

Rüzgâr...

Koray'ın evinin teras katında birlikte içiyorduk. Fırsat buldukça bazı geceler ikimiz ya dışarıda buluşup kafa dağıtırdık, ya da evde bir araya gelir dertleşirdik. Ben genelde pek alkol kullanmazdım ama bugün ona eşlik ediyordum. Üniversite de öğrenciyken tanışmıştık onunla. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, nereye gitsek beraber takılır ve birbirimizle vakit geçirmekten büyük keyif alırdık.

Ahu da bizimle aynı üniversite de okuyordu. Onunla da okulun ikinci senesi tanışmıştık. Okul da çekiciliği ve özgüveni ile bir çok kişinin ilgi odağıydı. Neredeyse okuldaki bütün erkekler onun peşindeydi ve ciddi anlamda bir popülaritesi vardı. Ahu'nun güzelliği bir tek diğer öğrencileri değil, Koray'ı da fazlasıyla etkisi altına almıştı. Ta o yıllarda kaptırmıştı kalbini Ahu'ya. Her gün! İstisnasız her gün Ahu'ya olan aşkını anlatırdı bana. Ben de sabırla onu dinler, teselli etmeye çalışırdım. Fazlasıyla takıntı haline getirmişti onu. Gördüğü her kadını Ahu'yla kıyaslar, "Benim sarı papatyam daha güzel," der dururdu. Koray sevdiği her şeye bir isim koyardı. Ama en çok da Ahu ismini koyardı. Kedisi, duvarındaki karakalem ceylan tablosu, Ahu'nun ona hediye ettiği ve yılardır değiştirmediği tarağı. Kısacası onun için değerli olan her şeyin adı Ahu'ydu.

Ancak Ahu'ya olan duygularının bir karşılığı yoktu. Reddedilme korkusuyla Ahu'ya olan aşkını bir türlü itiraf edemiyordu. Ne zaman ki cesaretini toplayıp Ahu'ya açılmaya karar verdi; işte o zaman yaşadı büyük yıkımı. "Rüzgâr'dan çok hoşlanıyorum," diye derdini anlatacak Koray'dan başkasını bulamamıştı sanki.

Ahu bana gelip bir kez olsun duygularından bahsetmedi ama vücut diliyle bunu sürekli haykırıyordu. Evet, bir çok erkeğin kayıtsız kalmayacağı bir güzelliği vardı ama benim ilgi alanıma girmiyordu. Arkadaşımın aşık olduğu kadına bakacak kadar haysiyetsiz biri değilim.

Ahu'yu kendimden uzaklaştırmak için denemediğin yol kalmamıştı. Sırf bu yüzden babamın çocukluk arkadaşı Haluk amcanın kızı İlay ile bile sevgili olmuştum. Evet bunun son derece yanlış bir şey olduğunu biliyorum, bu yüzden bu niyetimi İlay'a ilk başta söylemiştim. Ancak İlay bunun kendisi açısından sorun olmadığını, nasıl olsa zamanla onu seveceğimi söyleyip teklifimi kabul etmişti. İlay'ın uzun zamandır bana olan ilgisinin farkındaydım fakat onun hislerinin de bende bir karşılığı yoktu. Dış görüntüsüyle haddinden fazla ilgilenen kadınlar bana pek ilgi çekici gelmiyordu.

Bana göre bir kadına en çok yakışan şeylerden biri; doğallıktı. Doğal ve sade görünen, kendini kasmadan içinden geldiği gibi davranan kadınlar hep ilgimi çekmiştir. Şeker gibi!

Şeker'i bir kez olsun makyajlı ve abartılı kıyafetler içinde görmemiştim. Yeşil renkteki saçlarını saymazsak fazlasıyla doğal bir kadındı. Sahi, hangi akla hizmet saçlarını o renge boyatmıştı?

Bugün odama girdiğimde, onu masamın başında otururken görmüştüm. Kendimi göstermeden bir süre onu seyrettim. Yeşil bukleleri yüzüne dökülmüş, masamın başında merakla bir şeyler arıyordu. Bir an için onu kahve tonlarında dalgalı bir saçla hayâl ettim ve saçlarını değiştirse eşsiz bir güzelliğe sahip olacağını düşündüm. Biri ona saçlarını değiştirmesini söylesin!

Şeker'i bir süre seyrettikten sonra, "Bir şey mi arıyorsun?" deyip kendimi ona göstermiştim. Beni görmeyi beklemiyor olmalıydı ki sıçrayarak telaşla ayağa kalkmıştı. Ben ona doğru yaklaştıkça sanki telaşı daha da artıyor, elini kolunu nereye koyacağını şaşırıyordu. Gözleri etrafta gezinirken "Koku," deyiverdi.

İkili trapiler esnasında hastaları rahatlatmak için odaya sıktığım kokuyu kastediyor olmalıydı. Anlamamış gibi yapıp, "Hangi koku," diyerek ağır adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Ben yaklaştıkça yanaklarının pembesi daha da belirgin hale geliyor, cümleleri toparlayamayıp cevap vermekte zorlanıyordu. Bir elini yukarı kaldırarak odanın içini gösterir gibi döndürdü. Elinin titrediğini görmek gülümsememe neden olmuştu. Resmen heyacandan tir tir titriyordu.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin