47.BÖLÜM ~

23.3K 1.8K 2.6K
                                    

2,5 yıl önce, Biricik.

Bugün yine her zaman olduğu gibi sabah beşte güne başladım. Fazlasıyla disiplinli insanlardan biri olduğum için değil, tamamen alışkanlıktan. Çocukluğumdan gelen bir alışkanlıktı erken uyanmak. Eğer hayatımda yolunda gitmeyen bir şeyler yoksa uyumak zaman kaybı gibi geliyordu. Ancak baş edemediğim bir sorun varsa uykuya verirdim kendimi. Uyumak, sorunlardan kaçmanın en etkili yöntemiydi.

Ama bugün o günlerden biri değildi. Pek çok insana göre sıradanlıktan uzak olan ama benim için son derece sıradan bir gündü. Tek bir farkla. Bu akşam Gamze'nin, yakın bir arkadaşının mezuniyet balosu vardı. Bu beni neden ilgilendiriyordu, benim orada ne işim vardı bilmiyorum ama Gamze'yi kıramadım ve baloya birlikte gitme teklifini kabul ettim.

Abimle birlikte güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kendimi dışarı attım. Uzun bir yürüyüşe, temiz havada yürürken düşünmeye ihtiyacım vardı. Bir süredir yaptığım araştırmanın sonucunda Akif ve Serhat'ı köşeye sıkıştıracak, hayatlarını bir cehenneme çevirecek tüm belgeleri toplamıştım sonunda.

Abimin bir süre önce iş ortaklığı yapmak için, farkında olmadan ikinci kez hayatıma soktuğu Serhat. Çocukluğumu cehenneme çeviren Serhat ve onun iş birlikçisi Akif.

Akif'in, en yakın arkadaşı olan Serhat'ın arkasını toplamak için yıllarca kasıtlı olarak bana uyguladığı yanlış tedavinin bir bedeli olmalıydı. Yapılan hiçbir kötülük cezasız kalmamalıydı.

Ve bana göre, kötülüğe maruz kalan kişi kesmeliydi kötünün biletini.

Serhat'ın, beni yurttan alıp koruyucu aile sıfatıyla evine götürdüğü o kısacık zaman diliminde yaptığı istismar, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, sonrasında yaptıklarının üzerini örtmek için Akif'le yaptığı iş birliği ve Akif'in bana uyguladığı yanlış tedavi... Hepsini ama hepsini belgelemiştim. Elimde kanıtlarım vardı artık.

Çocukluğumun geçtiği yurttan aldığım bazı belgelerle araştırmalara başlamıştım. Serhat beni yurda geri bıraktığında yurt müdürüyle onun odasında bir konuşma yaptığımızı hatırlıyordum. Ona o evde yaşadıklarımın hepsini anlattığımı hatırlıyordum. Tüm bu anlattıklarım yönetmelik gereği yurt kayıtlarına geçirilmiş olmalıydı ve öyle de olmuştu. Serhat her ne kadar sevk edildiğim psikiyatri kliniğini ayarlayabilmiş olsa da yurtta ki bu kayıtlara dokunamamıştı.

Sevk edildiğim çocuk ve ergen psikolojisi uzmanının Akif Pekiner olması ne garip bir tesadüftü öyle değil mi? Beni istismar ettiğini iddia ettiğim Serhat Atalar'ın en yakın arkadaşı olan Akif Pekiner. Şizofreni hastası olduğuma, anlattıklarımın tamamen hayal ürünü olduğuna dair rapor hazırlamıştı. Burada bir sorun yok çünkü şizofren olduğuma dair başka doktorlar da aynı karara varmıştı. Ancak Akif'in, gönüllü olarak tedavimi üstleneceğini söyledikten sonra bana uyguladığı tedavi yöntemi çok başkaydı. Şizofreniyi daha da tetikleyecek ilaçlar ve terapilerle hayatımı mahvetmişti.

Yurttan aldığım belgelerden sonrası çorap söküğü gibi geldi. Akif ve Serhat'ın dostluklarını belgelemeye gerek bile yoktu. Ülkenin neredeyse bütün hastanelerine medikal malzeme temin eden Atalar Medikal'in sahibi Serhat Atalar ve bu günlerde emekliliğinin tadını çıkaran Akif Pekiner'in, iş insanlarının özel hayatlarını haber yapan birçok sitede birlikte boy boy fotoğraf ve röportajları hâlâ duruyordu.

Abim beni yurttan kaçırdıktan sonra Akif'in bana uyguladığı sözde tedavi de yarım kalmıştı. Bana yıllarca kulandırttığı ilaçlar bünyeme öyle işlemişti ki, tıpkı bir uyuşturucu bağımlısı gibi krizler geçirmiştim aylarca. O dönem abime yaşattıklarımı hayatım boyunca unutamam. Parklarda, boş inşaat odalarında geçen hayatı bir de benim ilaç nöbetlerimle cehennem azabına dönmüştü. Bir süre sonra ilaçsızlığın verdiği hırçıklık yerini sakinliğe bırakmıştı, bünyem alışıyordu ama bu sefer de uyku sorunlarım başlamıştı. İnsan yedi yirmi dört uyur mu? Uyuyordum. Akif'in verdiği ilaçlar da uyuşturur, sürekli uyuturdu beni ama ilaçsızlığın verdiği uyku hali çok başkaydı. Gördüğüm halüsinasyonlar da cabası.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin