41.BÖLÜM

34.8K 4K 6.1K
                                    

Sancılı bir sürecin ardından hepinize selammmm! Yorumlarınızı, tepkilerinizi ve sürekli bez istediğiniz Cafer'i çok özlemişim, kurban vereneee 😍

Biliyorsunuz ki bu güne kadar hiç yorum sınırı koymadım, yine koymayacağım. Benim için zoraki yapılan yorumdan ziyade, gönülden yapılan yorumlar daha kıymetli. Ama rica ediyorum bölümleri oylamıyı unutmayın olur mu, bu çok önemli. 😘

Şu arkadaşı takip eder misiniz👉 klclygmr

                               🤍

Tam altı tane yumurtanın sarısını dağıtmadan pişirmeyi başarmıştım. Biraz fazla olmuş gibi gözükse de şu an bir koli yumurtayı bile bitirecek kadar aç hissediyordum, stres iştahımı açmış olmalıydı. Ocağı kapatıp tavayı iki yandan tuttum ve hemen arkamda duran masanın üzerine bıraktım. Kahvaltı masamızın üzerinde peynirin, zeytinin ve reçelin tüm çeşitleri vardı. Yemek konusunda çok iştahlı olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Sofra hazırlanırken yemeye başlamıştı ve hâlâ yiyordu. Sandalyemi çekip otururken masanın üzerinde olduğunu yeni farkettiğim tabağa dehşet dolu bir bakış attım.

"O ne be!" Masanın tam ortasında duran ve üç ayrı bölmesi olan bal tabağı çok sevimsiz görünüyordu. "Kaldır onu masadan."

"Neyi?" dedi masanın üzerinde gözlerini gezdirerek.

"Balı," dedim gözlerimle tabağı işaret ederek. "Kaldır onu masadan."

"Niye kaldırıyorum anlamadım," derken balın içindeki kaşıyı usulca havaya kaldırdı ve balın akışını seyretti aşkla. "Birinci kalite bu ballar, sen seversin."

Öfkeli bakışlarımın hedefi olmuştu bu kez. Kahvaltı bıçağını elime alıp başımı tehtitkar bir şekilde sallayarak gözümle bıçağı işaret ettim. "Kaldır yoksa deşerim Koray!" Bal görmek istemiyorum.

"Manyak mısın kızım," dedi büyüyen gözleriyle bıçağa bakarak. Oturduğu yerde kıpırdanırken korkmuş gibiydi sanki.

"Bu eve artık bal girmeyecek, yasaklıyorum," dedim kaşlarımı çatarak. Beni bu eve getirdiyse kurallarıma uymak zorundaydı. "Ben olduğum sürece bu eve bal girmeyecek."

Kısa bir süre yüzüme baktı. Şu anki düşüncelerimi ve ruh halimi analiz etmeye çalışıyor gibiydi. Bal tabağını önüne çekerken bana çekingen bir bakış attı. "Hani sen balı çok severdin, bal senin yeşil çizgindi hani?"

"Artık değil," derken bir Koray'a bir bala baktım. Kaşlarımı çatarak yüzüme korkutucu olduğunu umduğum bir ifade kondurdum ve, "Kaldır hemen," dedim gözlerimi belerterek.

Tabağı usulca eline alırken, "Azıcık ekmeğime sürüp öyle kaldırayım," dedi küçük çocuklar gibi.

"Altıya kadar sayıyorum Koray."

"Yavaş say," dedi elindeki tabağı masaya bırakarak.

"Bir."

Jet hızıyla eline önce bıçak aldı daha sonra bir dilim ekmek.

"İki."

"Lan yavaş saysana!" derken son derece hızlı hareketlerle ekmeğine bal sürdü.

"Üç."

Ekmeği ağzına tıktı ve yeni bir dilim ekmek daha aldı.

"Dört."

Aynı hızla elindeki ekmeğe bal sürdü ama ağzındakini henüz bitirememişti. Peki bu Koray için sorun muydu? Asla değildi. Daha ağzındaki bitmeden elindeki ballı ekmeği de ağzına tıktı ayıcık.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin