36.BÖLÜM ~

49.8K 4.8K 4.8K
                                    

İyi değilim. Bu günlerde hiç iyi değilim. Hayatımdaki bilinmezlikler, çıkmazlar ve beni içten içe eriten yalnızlık. Yirmi yıllık hayatım boyunca yakamı bırakmayan yalnızlığım. Hayatımdaki boşluğu doldurması için kalbimin kapılarını açtığım adamın yalnızlığıyla darmadağınım. İki göğsümün tam ortasında geçmeyen bir sızı vardı. Bu sızı ben de moralsizlik ve iştahsızlık yapıyordu. Kendimle başbaşayken ne bir tebessüm konuyordu dudaklarıma, ne bir lokma yemek giriyordu mideme. Koray olmasa asla yüzüm gülmüyor, midem doymuyordu. Rüzgâr ne yapmıştı bana, nasıl yapmıştı bilmiyorum ama hayatımın tamamı olmuştu. Ne ara bu denli kaptırmıştım kendimi ona? Gelir mi diye yollarını gözleyecek, arar mı diye telefonun başında bekleyecek hale nasıl gelmiştim?

Hâlâ kızgındım ona. Öfkemden zerre eksilmedi ama çok özlemiştim. Günlerdir hiç kullanmadığı kıyafetlerine sarılarak yatacak, kokusunu yatağımda hissedecek kadar özlemiştim. Her gün çarşaflarım değiştiriliyordu ama Rüzgâr'ın kokusu hiç gitmiyordu.

Yayları bozulmuş diyerek yatağımı değiştirtmişti Koray. Neredeyse beş kişinin sığabileceği büyüklükte yeni bir yatak gelmişti odama. Rüzgâr'ın yatağını da kaldırtmıştı çünkü o yatak varken yeni yatak odaya sığmamıştı. Yatağım değişmişti ama Rüzgâr'ın kokusu hiç değişmemişti. Sanki benimle birlikte o da kullanıyormuş gibi Rüzgâr kokuyordu yatağım. Bilinç altım bana çok kötü bir oyun oynuyor biliyorum, Rüzgâr'ın kokusu değildi bu. Ona olan özlemim böyle hissettiriyordu bana. İki gram aklım vardı o da Rüzgâr'ın gidişiyle birlikte terketmişti beni.

Günlerimi daha katlanılabilir hale getirmeye çalışıyordum ve odama kapanarak Rüzgâr bataklığında boğulmak istemiyordum. Bu yüzden kendime sürekli oyalanacak bir şeyler arıyordum. Bu devasa büyüklükteki hastanenin neredeyse her bir noktasını ezberlemiştim. Sabah kahvaltımı yaptıktan sonra odadan dışarı çıkıp dolaşıyordum. 

Dilara'yla birlikte çeşitli etkinlikler yapıyorduk ama zamanımızın çoğu sohbet ederek geçiyordu. Dilara'nın iç dünyası çok karışıktı. Onunla yaptığım her sohbette yeni bir Dilara'yla tanışıyordum. Düşünceleri, hal ve hareketleri tuhaftı ama inanılmaz değildi. Cotart sendromu (yürüyen ceset) hastasıydı ama derinlerine inince aslında bir çok kişiden daha canlıydı. Kendisinin bir ceset olduğunu iddia ediyordu fakat iç dünyasındaki Dilara hayat doluydu. Sadece bunu farkermeye ihtiyacı vardı ve ben de ona bunu farkettirmek için çabalıyordum.

Evet, belki ben Dilara'dan daha kötü durumdaydım ama Dilara'ya iyi geliyordum. Benimle birlikte zaman geçirmek onu mutlu ediyordu. Koray'ın söylediğine göre Dilara, bir tek benimle böyle sohbet ediyordu. İç dünyasının kapılarını bir tek bana açıyordu ve ben de o dünyadaki Dilara'yı ortaya çıkarmak için uğraşıyordum. Kısıtlı bir zaman diliminde onunla sohbet ediyordum çünkü Dilara'yla geçirdiğim zamanın bir sınırı vardı. Koray sadece bir saatliğine yanında kalmama izin veriyordu. Onun dışındaki tüm zamanım hastanenin içinde ve bahçesinde turlayarak geçiyordu.

Bu sabah Koray'la birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarı çıktık. Güneş bir süreliğine ailesinin yanına gitmişti bu yüzden yanıma gelemiyordu. Koray iş saatleri dışında kalan zamanının neredeyse tamamını benimle geçiriyordu. Benimle birlikte yemek yiyor, dışarı çıkıyor, ben uyuyana kadar yanımda kalıyordu. Güya kendi başıma dışarı çıkabileceğime dair anlaşma yapmıştık ama asla yalnız bırakmıyordu beni.

Bir akıl hastanesi odasına sınırlandırılmış bir hayatım vardı artık. İstediğim zaman Koray'la birlikte dışarı çıkabiliyordum ama, zamanımın çoğu hastanede geçiyordu. Odam yeterince yaşanılabilir bir yerdi. Rüzgâr beyimiz sağolsun her şeyi temin etmişti benim için. İhtiyacım olmayan şeyler bile elimin altındaydı. Odam konusunda bir eksiğim yoktu ama balkonum daha da güzel olabilirdi. En sevdiğim mevsim olan ilkbaharın güzelliklerinden faydalanmak istiyordum. Koray'la birlikte balkonum için çiçek arıyorduk. Hangi çiçeği istediğim belliydi ama bulamıyorduk. Yaklaşık bir saattir geziyorduk fakat girdiğimiz hiçbir çiçekçi dükkanında istediğim çiçek yoktu.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin