15. BÖLÜM

45.6K 3.9K 2.5K
                                    

Rüzgâr...

Evin zemin katındaki spor salonunda yaklaşık bir saattir spor yapıyordum. Normalde her sabah altı da kalkar öyle spor yapardım ama dört gündür geceleri uyuyamadığım için spor saatim değişmişti. Şu an saat sabahın beşiydi. Yine gözüme uyku girmedi ve İlay'ı rahatsız etmemek için saat dört gibi spor salonuna indim. Yarım saat kadar koşu bandında koştuktan sonra ağırlık çalışmaya başladım. Benim için zihnimi kemiren düşencelerden kurtulmanın yolu spordan geçiyordu. Ne zaman bir çıkmaza girsem kendimi ya spor salonunda ağırlık çalışırken, ya da ormanda yürüyüş yaparken buluyordum.

Dört gün önce Şeker'in evine gittiğimde bana söylediği söz fazlasıyla kafamı kurcalıyordu. Artık hastaneye gelmek istemediğini, buna sevgilisinin izin vermediğini söylemişti. Ne demekti şimdi bu? Hastalığını gözlemlemek için iş bahanesiyle onu yanıma almıştım. Üstelik bunun için günlerce peşinden koşmuştum. Her ne kadar tedaviyi reddetse de, hergün yakınımda olması uzaktan da olsa hastalığını gözlemlememe yardımcı oluyordu. Şimdi herifin biri gelmiş, onu benden uzak tutmaya çalışıyordu. Ne hakla? Kimdi bu sevgili? Ayrıca neden benim yanımda çalışmasını istemiyordu? Bunu öğrenmeliyim. Nasıl yaparım bilmiyorum ama öğrenmeliyim.

Şeker'den beni sevgilisiyle tanıştırmasını istemiştim, oda kabul etmişti ama o günden sonra işe gelmediği için hiç görüşememiştik. Üç gün boyunca ev ve hastane arasında mekik dokumak dışında hiçbir şey yapmamıştım. Şeker'i merak ediyordum. Şeker'in üç gündür ne durumda olduğunu da merak ediyordum. Şeker'in sevgilisini çok daha fazla merak ediyordum.

Üç gün boyunca aklım hep Şeker'deydi ve doğru düzgün hiçbir şeye odaklanamıyordum. Önceki akşam Koray, arayıp bir piknik organize ettiğini söylemişti. Başta gelemem deyip kabul etmemiştim ama Koray bana Şeker'in de pikniğe geleceğini söylemişti. Şeker, ne hali varsa görsün diyebileceğim biri değildi benim için bu yüzden onun da geleceğini duyunca kabul etmiştim. Belki pikniğe sevgilisiyle gelir diye düşünerek Koray'a tamam demiştim. Bu sayede sevgilisiyle tanışıp derdi neymiş öğrenebilirdim.

Kimmiş bu sevgili açıkçası merak ediyordum. Şeker'i benden... Daha doğrusu hastaneden uzak tutarak ona nasıl bir kötülük yaptığının farkında mıydı acaba? Hastaneye gelmeden, terapiye almadan onu nasıl gözetim altında tutacaktım? En önemlisi, onu nasıl tedavi edecektim? İşte tüm bunları düşünmek uykularımı kaçırıyordu.

Sporumu bitirip salondan çıktım. Banyoya girmeden önce kendime sert bir kahve yapmak için mutfağa yönelmiştim ki yukarıdan İlay'ın sesini duydum. Yine tersinden kalkmış olmalıydı. Nesrin hanıma bağırıyor, "Sana Rüzgâr kalkınca beni de uyandır demedim mi Nesrin," diyerek yükleniyordu kadına. Nesrin hanımı ben uyarmıştım oysa. İlay kendisi uyanana kadar onu rahatsız etmemesini söylemiştim çünkü uykusunu alamayınca daha da tahammül edilemez bir kadın oluyordu. Üstelik dün gece ikimiz içinde tatsız bir gece olmuştu.

Şeker'le ikimizi şelalenin kenarında el ele gördüğünden beri hiç susmamıştı. "O kızla aranda ne var Rüzgâr? Bu yakınlığınızı bana nasıl açıklayacaksın Rüzgâr? Bu piknik organizasyonundan benim neden haberim yok Rüzgâr?" diyerek, tabiri caizse beynimi s*kmişti.

Hiçbir şey düşündüğü gibi değildi ama ona açıklama yapma gereğinde bile bulunmadım. İlay konuştukça daha çok suskunluğa gömüldüm. Ben konuşmadıkça o daha çok sinirlendi, sinirlendikçe hırsını evdeki eşyalandan çıkardı. Bağırdı, kırdı, döktü!

Aslında anlatacak bir şey yoktu. Bende bilmiyordum ki neler olduğunu. Pikniğe gitme sebebim Şeker'i işe dönmesi konusunda ikna etmek değildi çünkü dönmeyeceğini biliyordum. Olcay korkusu öylesine büyüktü ki, son olanlardan sonra bir daha onunla karşılaşmamak için işe dönmeyeceğini o gün evinde yaptığımız görüşmede anlamıştım. Bu yüzden işe dönmesi konusunda ona baskı yapmak gibi bir niyetim yoktu.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin