Kusursuz Hırsızlar

1.6K 71 61
                                    

Geldiğimiz yollardan tekrar geçerken evimin olduğu sokağa girmek yerine beni tam tersi bir istikamete doğru götürmeye başlamıştı.

"Barış yanlış yola girdin." Dediğimde güldüğünü duymuştum. Beni duymuyor muydu? Ankara'nın bilmediğim o aralarına girdiğimizde içimi kemiren bir korku yavaşça kendini göstermeye başlamıştı.

"Barış!"

"Sabırlı ol hırçın hatun." Dediğini duyduğumda sertçe yutkunmuştum. Beni nereye götürüyordu? Yaklaşık on beş dakikanın sonunda hiç bilmediğim. Ankara'nın bu tekin olmayan sokak arasından motor yavaşlamaya başladığında korkumu, bir kalkan misali tutundum.

"İşte geldik, hadi gel." Diyerek motorunun anahtarını alarak inmişti. Yürüdüğü yolu takip ettiğimde karşımızda gri, siyah renklerinin karışmış olduğu, üzerinde büyük yazılarla GÜRSOY apartmanına doğru yürüdüğünü görmüştüm. Barış beni neden getirmişti ki?

"Neyi bekliyorsun hırçın kuş?" dediğinde gözlerimi geri ona çevirmiştim.

"Beni evime bırakman gerekiyordu. Öyle anlaştık."

"Evet, ama birisi seninle görüşmek istedi. Ve rotamızı değiştirdik."

"Böyle anlaşmadık! Ayrıca kim beni görmek istiyor?" diyerek motordan dikkatlice indiğimde kollarını göğsünde birleştirdi.

"Anlaşmamız doğru sen yukarı geleceksin. Bende Ekin'in yanına gitmeyeceğim." Dediğinde yumruklarımı sıkmaya başlamıştım.

"Seninle asla yukarı gelmem. Belki öldüreceksin?" dediğimde büyük bir kahkaha atmıştı.

"Ah hırçın hatun beni tanıyamadın mı hala? Ben o işleri yapmam. Kıraç yapar." Diye karanlık ve tüyleri diken, diken eden bir sesle konuşmuştu. Ama Asel'in o mesajları zihnimde tekrar yer ediyordu.

"İyi yine de gelmiyorum." Diyerek arkamı döndüm ama tahmin etmediğim bir şey olmuştu. Ben hangi yönden gidecektim?

Barış gidemediğimi gördüğünde gülerek "Ne oldu canım gidemedin." Dediğinde omzumun arkasından ona baktım.

"Ben bir şekilde yolumu bulurum canım." Diyerek geri önüme dönmüştüm.

"Motoru çok hızlı kullandım. Ve kafanın karışması için bir sürü sokak arasına girdim. Üstelik Ankara'nın bu kesimine daha önce hiç gelmedin. Evinden de uzaktasın. Nasıl gitmeyi planlıyorsun? Burası bir labirent gibi, hem sen gelmezsen birazdan parka gideceğim. Ekin hala oradadır." Dediğinde bu sefer Barış'ın sözleri beni köşeye sıkıştırmıştı. Birisinden kurtuluyorum ama bir diğeri elindeki silahı çekinmeden kullanıyordu.

Yorulmuş bir şekilde ona doğru döndüğümde bebek mavisi gözlerinde şeytani izler süzülmüştü.

"Cidden benden ne istiyorsunuz Barış?" dediğimde kollarını göğsünde çözmeyerek omuzlarını kaldırıp indirdi.

"Ben senden bir şey istemiyorum. Ama isteyecek kişi seni evde bekliyor." Dediğinde bu kişinin kim olduğunu az çok anlamıştım. Zaten o emir vermişse Barış itirazsız yapıyordu. Kesin ben o evin içindeyken Kıraç böyle bir emir vermişti.

"Ee geliyor musun? Yoksa-" diyerek motoruna doğru yürüdüğünde savaşçı kalkanımı yere indirmiştim.

"Sizden tiksiniyorum." Diyerek yanına gittiğimde zafer kazanmış gibi gülerek önden yürümeye başlamıştı.

"Zamanla seversin." Diyerek apartmanın siyah kapısını açarak içeriye girmemi sağlamıştı. Apartmanın dışı da içi de neredeyse aynıydı. Koyu ama açık renklerle dekore edilmişti. Dönen merdivenlerden yukarı çıkarken duvarlarda ki desenleri incelemeden edememiştim.

Siyah Leke (+18)Where stories live. Discover now