Kaybolan Sesin Dönüşü

1.4K 60 93
                                    

Bedenim bodrumun soğukluğundan mı yoksa gördüklerimin etkisinden mi bilmiyorum ama titremeye başlamıştım. Geçmişin kanlı izlerini sanki ellerimin arasında tekrar hisseder olmuştum. Bir adım geri çekildiğimde bakışlarım ellerime kaymıştı. Yok! Yok! Kan yok...Bu sefer sen kan kokmuyorsun. Gözlerimi ellerimden çektiğimde Mirza'yla göz, göze gelmiştim.  Gözlerini kısarak bana bakarken;
"Sence bu onu görmeye dayanabilir mi?" demişti.

Kıraç yüzüme bakmayarak "Madem bizimle artık. Bunları görmeye alışacaktır." Dediğinde ağzım açık ona bakıyordum. Hayır! Ben bunları görmeye hazır değildim. Alışamazdım tekrar alışamazdım. O kadar çabalarımın sonucu tekrar başlatmasına izin veremezdim! Ben senin psikopatlığına alışmak zorunda değilim Kıraç ama sen benim oyunumda oynamaya bir o kadar hazırsın. Bunu yüzüne vurmak istesem de yapmadım. Eğer yaparsam Kıraç'ın dinen şüphesi tekrar üzerimde çekilebilirdi.

Barış yanıma gelerek Kıraç'a alan sağlamıştı. Kıraç üzerinde ki montu çıkartıp kenarda duran sandalyeye bırakırken Kuntan inleyerek kendini toplamaya çalışıyordu.

"Kuntay Bey..." diye ima yaparak sweetinin kollarını katladığında omuzlarımda bir hissetmiştim. Barış beni tutarak az önce Kıraç'ın montunu attığı yere oturtmuştu. Gözlerim Kıraç'ın üzerindeyken Barış hafifçe eğilerek "Fazla bakma, kan kokusu bir yerden sonra mide bulantısı oluşturur." Dediğinde gülmek istedim. Ama kendimi tuttum fazla koku mide bulandırır ama o normal insanlarda...Ama bende... Kendini topla Alya. Kan yok, kanı sen akıtmıyorsun. Sen sadece saf rolünü oynamaya, avının oyununa dahi olmasına izin ver. Onların seni ele geçirmesine isin verme. Sen onları ele geçir! Derin düşüncelerimin arasında Kuntan'a ne yapacaklarını düşünmeye başladım.

"Ona ne yapacaksınız?" diye sadece Barış'ın duyabileceği tonda fısıldadığımda bakışlarını arkadaşına çevirdi.

"Hiçbir fikrim yok. Onu durduracak Şafak'ta olmadığından tamamen Kıraç'ın vicdanına kalmış bir durum söz konusu toynaklı." diyerek gözlerimin içine geri baktı. "O yüzden çok bakma diyorum." Diyerek bakışlarını Kuntan'a çevirmişti. Sırtını duvara yaslarken kollarını göğsünde birleştirmiş izliyordu.

"Evet Kuntan umarım bizim çocuklar seni fazla hırpalamamıştır." Diyerek kanlı yüzünü tuttuğunda dudaklarında gülüş belirse de yüzünü ekşiterek Mirza'ya baktı.

"Ama size çok dövmeyin dedim. Ben şimdi bunun neresine işkence yapıp zihnine kazıyacağım." Dediğinde duyduklarıma inanamamıştım. Adamı ölmekten beter etmişlerdi daha ne yapacaklardı. Evimden aldıkları zamanı hatırlıyorum da o zamana kadar bu adam hep burada mıydı?

Bu hali bile nefessiz kalmama yetmişti. Oturduğum yerden kalktığım an Barış kolumu tutmuştu. Ona yalvararak bakmıştım. Lütfen diyerek sadece dudaklarımı oynattım. Barış cevap vereceği sırada Kıraç yüzüme bile bakmayarak "Alya otur." Demişti.

"Kıraç- "dememe kalmadan lafımı keskin sesiyle son buldurmuştu.

"Eğer çok miden bulanırsa Barış'a söylerim ve çıkartır. Ama daha bir şey başlamamışken çıkmanı istemiyorum güzelim." Dediğinde yalvaran bakışlarım tekrar Barış'a kaymıştı. Bırakmasını istesem de Kıraç'ın emrini yaparak beni geri yerime oturtmuştu.

"Bakmamaya çalış," diyerek fısıldadıktan sonra bodrumun en dibine kadar işleyen bir çığlık duymuştum. Gözlerim reflex olarak oraya gittiğinde Kıraç'ın elinde demir muştayı görmem bir olmuştu. Üzerine kan bulaştığında yüzünü tekrar ekşitti.

"Ama ben sana özel yapım muştama kanını bulaştırma dedim." Diyerek tekrar vurduğunda bakışlarımı kaçırmıştım. Kuntan, Kıraç'ı tanıdığına, tanıyacağına pişman olmuştu.

Siyah Leke (+18)Where stories live. Discover now