Görünmeyen Düelloya Davet

1K 50 71
                                    

Kıraç'ın Gözünden

Alya'nın evinden nasıl ayrıldığımı bilmiyordum. Tek bildiğim onu yeni kazanmışken kaybedemezdim. Çok garip davranıyordu ve bu içimde ki şüpheyi daha da arttırıyordu.

Mirza'nın yaptığı şey yüzünden bu kadar öfkelenmediğine emindim. Başka bir şey vardı. Ona yalan söylememiştim sadece eksik söylemiştim. Arabama binerken gözlerim ellerime kaymıştı.

Ellerini sıkıyordu...

Bunu sinirlendiği zaman, birisine saldırmamak için yaptığına şahit olmuştum. Ama Alya bana saldırabilir miydi? Belki de bu yüzden beni evden kovmuştu. Zarar vermemek içindi. Arabayı kenara çektiğimde evimin önüne geldiğimi görmüştüm. Araçtan inerken telefonumdan kameralara girmiştim.

Hangi odada olduğunu ararken apartmana girmiştim. Salonun kamerasına bağlandığımda yerde dizlerinin üzerine çöktüğünü görmüştüm.

Ağlıyordu...

"Hoş geldin palmiyecik."

Barış'ın sesini duyduğumda başımı yerden kaldırmıştım. Bebek mavisi gözlerle yüzüme bakarken Alya'nın yanına gitmek istemiştim. Ama gözlerim girişte ki duvar saatine kaydığında gitme zamanımın geldiğini anlamıştım.

"Hayırdır lan, Alya dilini mi kesti." Dediğinde elimdeki telefonu ona çevirdim.

"Hayır, tartıştık ve şimdi de ağlıyor." Diyerek içeriye girdiğimde Mirza'nın merdivenlerden indiğini görmüştüm. Ona kızamazdım çünkü bu planını biliyordum. Nira'yı avcumuzun içine alması bütün her şeyin anahtarıydı.

"Sinir krizi geçiriyor gibi, ama kendini de durduruyor. Yazık toynaklıma ya," Diyerek yanıma geldiğinde başımı salladım.

"Biliyorum ve yanına gidemiyorum. Zamanım doldu ve beni kovdu." Dediğimde Mirza anlamayarak yüzüme baktı.

"Niye?"

"Çünkü Nira ile tartışmanızı duydu. Sonra bağırdı çağırdı ve beni evden kovdu." Dediğimde Mirza pot kırdığını anlayarak dudaklarını birbirine bastırdı.

"Aga çok özür dilerim. Nira'yı zap edemedim."

"Sorun değil zaten bir gün öğrenecekti...Sadece bugün olmamasını tercih ederdim." Dediğimde Barış kendini koltuğa attı.

"İstersen yanına gidebilirim." Diyerek telefonu elime verdiğinde ona uzun bir süre baktım. Sesi dinleyemiyordum ama kendi, kendine konuştuğunu görmüştüm. Buna birkaç kez daha şahit olmuştum.

"Hayır ama yarın ikinizde yanında olacaksınız. Sizi..." diyerek Mirza'ya baktım. "Dövse de, sövse de yanından ayrılmayacaksınız. Pençe hala burada ben yokken onun koruması siz olacaksınız." Dediğimde Mirza ve Barış seslerini çıkartmadan başını sallamıştı.

Barış "Söylemene bile gerek yok. Kız kardeşimi her zaman korurum." Dediğinde bakışlarım Mirza'ya kaydı.

"Birbirimizden nefret ediyoruz ki yarın beni kesin dövecektir. Ama kardeşimin sevdiği kadını canım pahasına korurum." Dediğinde sözlerine güvenerek üst kata çıkmıştım. Üzerimi değiştirip gerekli olan malzemeleri alarak geri aşağı indiğimde Barış yine gözlerini doldurmuştu.

"Oğlum sana kaç kere söyleyeceğim." Dediğimde dudağını aşağı sarkıttı.

"Ya kes sesini, senden ayrılmayı sevmiyorum."

"Bir hafta yokum."

"Olsun. Biz böyle uzun süre ayrılmayız." Dediğinde geçmişinde ki bırakılma travması hala günümüzde de Barış'ı ele geçiriyordu.

Siyah Leke (+18)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن