Esas Düşmanların Ortaya Çıkışı

774 52 101
                                    

Kıraç'ın Gözünden

Alya ve Barış gözümüzün önünden kaybolduğu andan itibaren gözlerimi üzerlerindeydi. Ama bir süreden sonra onları göremez olmuştum. Ansızın kalbimin çevresinde ki dikenler zehri oluşup, beni huzursuz ederken yerimden kalktım.

Uzay "Nereye?" dediğinde elimle büfe bölümünü gösterdim.

"Gel benimle, şu üçüne bakalım. On dakikadır yoklar suları mı taşıyamıyorlar." Diyerek o yöne doğru yürürken Uzay'da peşimden geliyordu.

"Şu hainin yanımızda olması canımı sıkıyor." diyerek isyanlarını deli getirirken bir yandan da Ekin ve diğerlerine bakıyordu.

"Bulduğumuz an bu can sıkıntısı kalmayacak." Diyerek kumlardan geçip dar büfe yoluna yürümeye devam etmiştik.

"Barış ne yaptınız?" diyerek o yöne döndüğümde başka insanlar vardı.

Uzay "Başka büfeye mi gittiler?" dediğinde çevreme bakındım. Şuan en geç saate kadar açık olan tek büfe burasıydı. Uzay soruma cevap vermediğimi anladığında gözlerinde kuşkuyu yakalamıştım.

"Dayı buraya 2 kız 1 erkek geldi mi? Erkek olan kıvırcık saçlı böyle uzundu. Kızların ikisi aynı boy birisi mavi birisinin gözleri kahverengiydi." Dediğinde adamın yaşı gereği kırışan suratı daha da kırışırken kalbimin çevresinde ki zehir de artmaya başlamıştı.

"Dayı cevap versene!" diye bağırdığımda Uzay sakin olmamı göstererek eliyle omzuma dokundu.

"Dayı gözünü seveyim söylesene, karımı, kız kardeşim ve erkek kardeşimi gördün mü?" dediğinde adam titreyerek tezgahından destek almıştı.

"B-Biruleri geldu...O dediğunuz kişileru aldılar. Yardum etmek istedum ama silahım yoktu. "dediğinde korktuğum başıma gelmişti. Ama nasıl! Nasıl! Gözlerim Uzay'a kaydığında o da benim gibi donmuştu. Öfkesini kontrol etmeye çalışırken göğsü hızla kalkıp iniyordu.

"Gözünü seveyim dayı tipleri nasıldı? Kim aldı karımı!" diye bağırırken adam gördüğü kişilerin yüzünde maske olduğunu ama güçlü birleri olduğunu söylemişlerdi.

Pençe! Depolarını patlattığım halde rahat durmamıştı! Anlamam lazımdı. Hissetmem lazımdı onun gittiği an içime işleyen sıkıntıdan anlamam lazımdı! Büfeden bir rüzgâr gibi çıkarken diğerlerinin yanına doğru yürümeye başlamıştım.

Onur "Ne oldu lan? Alya ve diğerleri nerede?" dediğinde durup hepsine baktım. Hangisine güvenecektim hangi kardeşime güvenip yardım isteyecektim?

"Mirza! Şafak benimle geliyorsunuz. İlker, Onur, Kutay ve Uzay sizde kızları bizim eve götürüyorsunuz." Dediğimde Uzay kolumu sıkıca tuttu.

"Seninle geliyorum. Fazla uzaklaşmış olamazlar."

"Gelmiyorsun. Sen burada duruyorsun." Dediğimde neyi kast ettiğimi anlamıştı. Şu an tek güvencem oydu. Ve aramızdaki şerefsizi bulup öttürecek kişi de oydu. Tek güvendiğim kardeşim diğerlerini korumak zorundaydı.

"Kıraç benden her şeyi iste ama bunu isteme." Dediğinde başımı iki yana hızla salladım.

"Bu gece Ordu'da taş üstünde taş kalmayacak ve sen dediklerimi yapacaksın. Kardeşin olarak emir vermiyorum Kartel lideri olarak emir veriyorum." Dediğimde gri gözlerinin içi öfkeyle parlasa da en büyük sözleri söylemiştim. Uzay bu sözlerimden nefret etse de bunu yapmak zorundaydı.

Mirza "Birisi siktiğimim yerinde ne olduğunu anlatacak mı!" diye bağırdığında başımla işaret verdim.

"Orospu çocuğu Alya'yı, Asel'i ve Barış'ı kaçırdı! Şimdi benimle geliyorsunuz!" diye öfkeyle bağırdığımda Mirza kaşlarını çatarken Şafak "Arabayı alıp geliyorum." Diyerek yanımızdan ayrılmıştı.

Siyah Leke (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin