Barışan Ruhlar, Kopan Yalanlar

1.1K 49 78
                                    

Umay'ın Gözünden

Uykulu bir şekilde sağa doğru döndüğümde burnuma dolan vanilya korkusuyla gözlerimi hafifçe aralamıştım. Güneşin ışıkları odamı doldururken görüş açıma pürüzsüz sırtı girmişti. İçten gülerek onu izlerken uykulu sesler çıkartarak bana doğru dönmüştü.

Onun eşsiz yüzünü izlerken iç çekmeden edememiştim. İlk zamanlarda beni sinir etmesi o kadar hoşuma gidiyordu ki bunu kendime itiraf etmem bir hayli zaman almıştı. Onların onun hayatıma girmesiyle sanki eksik bir parçam tamamlanmıştı.

Anten surat...

Elimi kaldırıp karışan saçlarını hafifçe geriye doğru attım. Motor kullanmasından nefret ediyordum. Ailemi öyle kaybettiğimi biliyordu ve çok dikkatli kullanıyordu. Ama yine de kullanmasını istemiyordum. Bir gün onu da o iğrenç alet yüzünden kaybetmekten korkuyordum.

Kıraç'la kuzen olduğumuzu öğrendiğinde bana kızacağını hatta ayrılacağını bile düşünmüştüm. Belki saçma gelebilir ama düşmanımızın kuzeni, hain olabilir diye düşünür demiştim. Ama İlker bu düşüncelerimi yerli bir etmişti.

"İstersen Ediz'in kuzeni, kardeşi ol yine de benimsin kızım. Seni bırakır mıyım?" diyerek ben ilk kez öpmüştü. O günü hatırladıkça içim kıpır kıpır oluyordu. Yüzümde yine bir yanma oluşurken gözlerimi ondan çekip tavana çevirmiştim.

"Niye kırdın sen bakıyım?"

Uyku sersemliğinin izlerini taşıdığı sesini duyduğumda bakışlarımı geri ona çevirmiştim. Bir gözünü açmış yüzümü incelerken çok komik görünüyordu. Gülümseyerek bedenimi tamamen ona doğru çevirdim.

"Anılarımızı düşünüyordum." Dediğimde yüzüme doğru yaklaştı.

"Hm ne tür anılar ki seni kıpkırmızı etmiş?" diyerek yüzümü incelerken dudaklarımı dişleyerek bakışlarımı kaçırmıştım.

"Buraya ilk gelişiniz falan," diye geçiştirdiğimde bu sözlerime inanmayarak bir kahkaha patlatmıştı. Ardından elini belime sararak kendine doğru hızla çekip dudaklarıma kapanmıştı. Daha ne olduğunu idrak edemeyerek nefessiz kalarak geri çekilmiştim.

"Al sana falan, filan anılardan bir tane daha..." dediğinde gülerek yerimden doğrulmuştum. Gözlerim duvardaki saatime kaydığında okul saatinin yaklaştığını görerek yataktan çıkmıştım.

"Sevgilim." Diyerek ona baktığımda yastığı kucaklayarak yüzüme yandan bakıyordu. Bu hali o kadar sevimli duruyordu ki saatlerce izlesem asla sıkılmazdım.

"Hı?" dediğinde gülüşümün bozulması gerekirken aksine büyümüştü.

"Kalkacak mısın?"

"I-Ih." Diyerek gözlerini geri kapattığında ona doğru yanaşmaya başladım.

"Okulu asmaya ne dersin?"

"I-Ih ama tüm gün yatakta sen ve ben olabiliriz." Dediğinde gülerek gözlerimi devirmiştim.

"İlker, pisleşme." Diyerek yastığını çekip aldığımda küçük bir çocuk gibi sesler çıkartarak diğer yastığı kafasına koymuştu.

"Uslu dur güzelim." Dediğinde üzerine doğru hafifçe eğilerek elimi kafasına koyduğu diğer yastığa götürerek;

"Durmazsam yakışıklım?" diyerek çekeceğim an birden sırtım yatağa doğru çevrilmişti. Dudaklarımdan ufak çaplı çığlığın kaçmasını engelleyememiştim. Ve üzerimde bir karartı oluşmuştu.

"Çığlıklarını duyarsın." Dediğinde gözlerimi iri, iri açılmıştı. Kahverengi gözlerinde uğursuz bir ışık süzüldüğünde gülerek ona bakmaya başladım. Başını eğerek dudaklarıma yaklaştığında aramızdaki mesafeyi bu sefer ben kapatmıştım. Öpüşü gittikçe derinleşirken eli belimden aşağıya inmeye başlamıştı. Dokunuşu nefessiz kalmamı sağlarken ensesinde ki ellerim pürüzsüz sırtına doğru kaymıştı.

Siyah Leke (+18)Where stories live. Discover now