Sadakatin Sorgusu

1.2K 41 68
                                    

Kıraç'ın Gözünden

Güneş'in izleri gökyüzünü süslerken gecenin izlerini de bir illüzyon gibi ortadan kaybediyordu. Mayınların ortasına bırakılmıştım ve nereye gideceğimi bilsem de hareket edemiyordum. Ya hareketlerim ona zarar verir diye düşünürken yine bir zamanın içine hapsolmuştum.

Karanlık Zamanın İzleri...

Haziran ayında olmamıza rağmen hava çok sıcaktı. Daha doğrusunu söylemek gerekirse çok nemliydi. Hava bir kapalı bir açık oluyordu. Ve bu havada denize girilmezdi. Büyük ihtimalle akşama yağmur yağardı ve deniz iyice girilmez olurdu.

Gözlerim evimin içinde gezinirken Uzay'ın karşı koltuğa sızdığını görmüştüm. Gülerek ona bakarken başımda ki derin sızı gülüşümü yok etmişti. O son bardağı kesinlikle içmemem lazımdı.

Telefonumun zil sesini duyduğumda ayılmaya çalışarak yerimden doğrulmuştum. Telefonum neredeydi? Yerimden kalktığımda masanın üzerinde durduğunu görmüştüm.  Yanında ki içki şişeleri ile dün gece kendimizi baya bir dağıttığımızı anlamıştım. O babasını ben babamı derken muhabbet en son nerede bitti onu bile hatırlamıyordum.

"Asel beş dakika daha ver bana cennetim."

Uzay'ın mırıldandığını duyduğumda dudaklarımda ince bir ipten oluşan tebessüm belirmişti.

"Uyan lan! Asel yukarıda," diyerek ayağına hafifçe vurduğumda uykulu şekilde mırıldanarak yüzünü koltuğun diğer tarafına çevirmişti.

"Oho Uzay, uyan."

"Asel'im..." dediğinde rüyasında ne gördüğünü düşünmek istemeyerek yanından ayrıldım. Ve banyoya geçtim. Üzerimde ki ağırlığı atmak için kısa bir duşa girmiştim. Soğuk su ayılmama ve kendime gelmemi sağladığında zaman kaybetmeden üzerimi de değiştirmiştim.

Geri salona geçerek bütün camları açıp havalandırmaya başladım. Uzay'sa...Hala bıraktığım gibiydi.

"Uzay kalkmayı ne zaman düşünüyorsun?"

"Asel, Kıraç niye odamız da?" dediğinde gülerek ona doğru yaklaştım.

"Bilmiyorum acaba geceyi evimde geçirdik olabilir mi?"

"Olamaz...Ben Asel'imi bir erkekle bile aldatmam." Dediğinde hala aklının yerinde olmadığını anlayarak yerinde sarstım.

"Oğlum kalk biz o yolları çoktan geçtik. Rüya aleminde ki otobüs, son durağa geldi." Dediğimde elini yüzüne götürüp ovalamaya başladı.

"Asel?"

"Hasbin Allah hala Asel diyor. Lan kalksana kadının üst katta evinizde," diyerek kafasının altında ki yastığı alarak yüzüne vurduğumda sıçrayarak yerinden kalkmıştı. Yok bunlar güzellikten anlamıyor. İlla vurup silkmem lazım ki anlasınlar.

"Lan uyuyan adama vurulur mu?"

"Öperek mi uyandırmamı bekliyordun? Kalk hadi," diyerek yastığı yüzüne bırakırken oflayarak yerinde esnemeye başlamıştı.

"Aga o son şişeyi açmayacaktık biliyorsun değil mi?" Dediğinde şükür artık kafasının yerine geldiğini anlamıştım.

"Biliyorum bende bir süre kendime gelemedim." Dediğimde Uzay bir şey hatırlamış gibi yerinden kalkmıştı.

"Ha siktir Asel? Abi ben burada uyuduğum için kesin ağzıma sıçacak." Diye koşarak giderken sadece gülerek izledim.

"Uzay!"

"Ne!" diyerek çıkışta sesini duyabiliyordum.

"Asel'i çadıra bırak gel."

"Tamam!" diyerek evden çıktığında bende kendimi koltuğa atıp son bir dal kalan sigaramın ucunu alevlendirdim. Bir yandan da Şafağı uyandırıp bütün ekibi almasını sağladım.

Siyah Leke (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin