Bölüm 6

98.5K 3.6K 141
                                    

Aslında düşününce acımıştı Mehmet kıza. Yaşadığı şeyler kolay değildi. Hem ailesini kaybetmiş, hem okumamış, hem de evlenememişti. Bir de şimdi başına bu oyun çıkacaktı. Ama yine de kararlıydı. Hem kız oyunu öğrenmeyecekti ki. Belki onun için de iyi olurdu. Ne de olsa artık mahallenin dedikoducu Altın Kız'ları arkasından "Evde kalmış!" diyemeyecekti.

Belki Efe Best Model sayılmazdı ama arkadaşı girdiği ortamlarda hemen göze çarpardı. Zekâsı ve umursamazlığı kadınların onu her zaman sevilesi görmesine sebep olmuştu. Eh, Aras'tan aldığı siyah dalgalı saçlar ve koyu teni de fazlasıyla göz alıcıydı. Dilem için de Efe biçilmiş kaftandı!

Tek sorun Efe'nin kızı yüz üstü bırakma ihtimaliydi. İnat edip evlenebilirdi ama kızı görünce vazgeçe de bilirdi. Bugün Mehmet, Dilem'i görme şerefine nail olmuştu bile. Sabah kızı markete kadar takip etmişti, annesinin de yardımıyla. O da iyice işkillenmişti ama Mehmet söyleyemiyordu bir türlü Efe'ye kız ayarladığını. Annesi şok oldurdu herhalde!

Bu düşünceyle olumsuz hisleri silindi ve komodinin üzerindeki telefonu eline alırken yavaşça sırıtmaya başladı. Efe Bey ne tepki verecekti acaba? Yüzünü görmeyi de çok isterdi ama bu olayı sindirmiş halinin bile yeterince bozuk olacağından emindi.

Hızla numarasını tuşladı ve telefonu kulağına götürdü. İkinci çalışın ardından Efe'nin sakin sesini duydu. "Efendim?"

"Damat bey, nasılsınız?"

"Ne damadı?" derken sesi şaşkın çıkıyordu Efe'nin.

"Aaa Efe'ciğim, evleniyorsun unuttun mu?" dedi Mehmet alayla. Daha şimdiden korktuğunu düşünüyormuş gibi.

Güldü Efe bu sözler üstüne. Unutmamıştı ama kendine o sıfatı eklemesi gerektiğini düşünmemişti hiç. "Neyse, ne oldu Mehmet?"

"Müstakbel eşini bulduk Efe Bey... İsmi Dilem... Bu arada iki hafta içinde evlenmek zorundasın."

"Hım... Tamam..." dedi başını iki yana sallayarak. Umuyordu ki kız istekli olsundu. Kimseyi evlenmeye zorlayamazdı. İki haftada evlenebilmek için bugün kızı ikna etmeliydi. Ama kadınlar onu zaten isterdi hep, sorun olacağını sanmıyordu.

"Adresini vereyim mi kızın?"

"Olur..." dedi adresi yazmak için kâğıt alırken.

Adresi yazdıktan sonra "Tamam..." diyerek kâğıdı masasına koydu.

Telefonu kapatmak üzereyken Mehmet'in sesi bir kez daha doldurdu kulağını. "Bu arada ailesi yokmuş, akrabalarıyla yaşıyormuş kız... Anneme kızın talibi çıktığını haber vermesini söyledim. Akrabaları istemeye gittiğinde sana verecektir büyük ihtimal."

"Ne yaptığımda?" dedi dehşetle. İstemek derken ciddi olamazdı öyle değil mi?

"İstemeye gittiğinde!" diyerek güldü Mehmet. "Hadi görelim seni Efe Bey, davetiyelerimizi yollarsın!"

Telefon kapanınca şaşkınlıkla baktı bir süre eline. Efe gidip birinden kız mı isteyecekti yani? Hangi çağda yaşıyorlardı?

Elini alnına bastırıp bir süre ovdu derisini. Bu konuyu bir an önce kapatmak ve eski hayatına dönmek istiyordu. Mesela Mehmet'in her gün aramadığı ve arkadaşlarının fikirlerini değiştirebileceğine inanmadığı günlere!

İçini çekerek öylece beklerken Dilem'den daha önemli bir ayrıntı takıldı kafasına. Daha annesiyle konuşmamıştı ki bu konuyu, ne evlenmesinden bahsediyordu?

Önce onunla konuşması en doğrusu olacaktı. İki hafta içinde evleneceğini duyunca ne tepki vereceğini kestiremiyordu.

Üzerini hızlıca değiştirip aşağı indi. Takım elbise giymeyi düşünmüştü ancak isteme törenini bugün yapamayacağından da emindi. Bugün tanışıp kızı ikna etmeliydi. Ne kadar erken ikna ederse şansı o kadar artardı. Yoksa iddiayı kaybedebilirdi ve bu düşüncelerini değiştirmese de arkadaşları buna aldırmazdı.

EvlilikWhere stories live. Discover now