Bölüm 35 (Birinci Kısım)

104K 3.7K 244
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sabrını yitirip yataktan çıktı kadın.

Neredeyse tüm gece uyumamış ve onunla tanıştığı andan itibaren her şeyi hatırlamaya çalışarak harcamıştı zamanını. Ara sıra uyuklayıp da ardından gözlerini karanlık odasıyla buluşturduğundaysa, az çok neler olduğunu netleştirmişti zihninde.

Başlangıçta hiçbir şeyin böyle olmadığını biliyordu. Efe'yi bir türlü anlayamamış, bunun için çaba göstermemiş, en önemlisiyse adama karşı görevini yapmayı düşünmüşse de onu eşi olarak kabul edememişti. Her şey çok aniydi, çok hızlı gelişiyordu ve Efe onu o kadar çok şaşırtıyordu ki yetişemiyordu Dilem. Her şey olup bitiyor, o sadece ardından düşünmeye çalışacak kadar vakit bulabiliyordu.

Sonra nasıl olmuştu, aslında emin değildi. Belki de zamandı sebebi ama önce alışmıştı adama, ardından benimsemişti varlığını. Öyle bir benimsemişti ki kendini sonunda dünyaya ait kılmayı başarabilmişti. İçindeki hudutsuz yalnızlıktan ve biriktirdiği onlarca suskunluktan arınmayı başarmıştı.

Aslında o yapmamıştı, Efe yapmıştı. Efe Karaman. Kocası.

Bunu düşünmek kadını telaşlandırmıyordu artık. Aksine yüzünde güller açmış, yorgunluğunu silip götürmüştü adamın ismi dahi.

Belki iddia meselesi, belki bebeklerinin insanı huzura götüren varlığı ve belki adamı kaybedeceğini düşündüğü günlerdi sebebi; emin değildi ama artık canına yetmişti. Efe onun sabrını bile taşırmıştı ya, adamı bu yüzden sevdiğini biliyordu.

Anlamıyordu Dilem. Nasıl olup da o bile kendini aşmışken Efe'nin halini göremediğini, söylediklerini insanı dehşete sokacak bir çarpıtmayla anlayabildiğini ve sabırsızlığı yüzünden Dilem'i kırabildiğini. Hani bilmese, başka bir insan olduğunu düşünmeye başlayacaktı. Efe olduğunu bilmese, belki gerçekten istediğini yapıp geri duracaktı.

Oysa şimdi ona izin vermek istemiyordu. Ne istediğini biliyordu ve madem Efe onu dinlemeyecek kadar sabırsız bir deliliğe sürüklenmişti, çıkaracaktı onu oradan. Adamı tutup omuzlarından sarsacak ve kendine gelmesi için bağıracaktı yüzüne karşı en olmadı. Fakat bu kez, gerçekten bitirecekti bu anlamsız iletişimsizliklerini.

Banyoya girip yüzünü yıkadı, aynadaki yansımasına gülümseyip cesaret verdi kendine. Belki onun için hayatta yaptığı en zor şey olacaktı kalbini birine açmak ama bunca buzun erimesi için yapılması gereken buydu.

Odadan çıkarken Efe'nin nerede olduğunu adı gibi biliyordu. Evde sadece Ece olmasına rağmen bu yüzden ayakuçlarında indi merdivenleri, adamın eski odasına geçip kapıyı kapattı usulca.

Tahmin ettiği gibi yatağındaydı Efe. En azından onun yerde ya da koltukta debelenmediğini bildiği için içi rahatlamıştı bu yüzden.

Yanına ulaştı küçük adımlarıyla, bir süre yüzünü izlemeye koyuldu. Yorgun görünüyordu adam ve uykusunda dahi üzüntüsü yansımıştı yüzüne. Dudakları çizgi halinde, kaşları çatılıydı. Sol tarafına doğru dönmüştü, sağ kolu göğsünün üzerinde duruyordu. Böyle uyuması daha iyiydi şüphesiz, ne kadar istemiyor gibi görünse de işini kolaylaştırıyordu Efe.

Kendi yataklarından biraz daha küçük olan yatağa oturup yanına uzandı adamın. Bir yandan dudağını dişlerken bir yandan da henüz uyanmasını istemediğinden şeffaf tutuyordu hareketlerini. Kollarını boynuna yerleştirip aralarındaki mesafeyi kapatırken kalbi deli gibi atıyordu. Hani ufacık bir tereddüte meydan bıraksa, kaçıp gitmesi an meselesiydi. Yine de kendini kontrol etmek için harcadı tüm kuvvetini. Adama sıkıca tutup omuzlarını hafifçe sarstı. Onu uyandırmak istemiyorsa bile, çok uzun süre bu heyecanla baş edemeyeceğini biliyordu.

EvlilikWhere stories live. Discover now