Bölüm 21

110K 3.6K 522
                                    

Efe, günlerdir o kadar çok dışarıda vakit geçiriyordu ki uyuduğu saatleri özlediğini fark etmişti bu sabah. Evet, belki evlendiği için böylesine yoğun olması doğaldı ama bünyesi uykuya o kadar alışkındı ki böyle kendini huzursuz hissediyordu. Sanki ruhunu yatağında bırakıp öyle çıkıyordu evden.

Belki bu biraz da gideceği yerle alakalıydı ama sadece bugüne özel de değildi.

Kendi kendine sadece bir buçuk hafta kaldığını hatırlattı. Sonra dilediğince uyuyacaktı ki balayı tatilinin büyük bir kısmını uyuyarak geçirmek istiyordu. Bu düşünceyle biraz olsun yatışmıştı içindeki huzursuzluk. Arabada oturmaya son vererek dışarı çıktı ve Dilem'in o eğreti tebessümle birlikte, narin bir yürüyüş eşliğinde yanına ulaşmasını beklemeye başladı. Bugün de her zamanki gibi sade giyinmişti genç kadın. Üzerinde krem rengi kumaş pantolon ve lacivert bir tişört vardı. Efe onu izlerken istemsizce gülümsemişti. Tanımadığı birini bu kadar çabuk benimsemek şaşırtıcı olmasına rağmen Efe nişanlısıyla sanki yıllardır berabermiş gibi rahattı. Dilem'e bakarken onunla konuşurken hatta ona dokunurken bile hiçbir rahatsızlık, yabancılık karışmıyordu içine. Evleneceği kadına karşı böyle olacağını hiç bilmese dahi durumdan rahatsız değildi. Çünkü Efe'ye göre Dilem'in ihtiyacı olan şey de zaten gerçek bir ilgiydi. Belki biraz da sevgi... Hoş, Efe onu sevmediğini söyleyemezdi. Dilem çok iyi bir insandı, ona şimdi bile fazlasıyla değer veriyordu. Bunların Dilem'e iyi geleceğinden emindi, yoksa ne yapardı orası tam bir muammaydı.

Dilem "Merhaba..." diye mırıldanırken düşünmeye bir son vererek yavaşça kendine çekti kadını. Kollarını belinin biraz üst kısmından sarıp ellerini birbirine kenetlerken dudaklarını saçlarına bastırmıştı. "Nasılsın?"

Dilem yutkunarak önce kaskatı kesilmiş ardından delice atan kalbine rağmen Efe'nin sarılmasına karşılık vermeye zorlamıştı kendini. Boyları arasındaki farktan ötürü -ki çok büyük bir fark da yoktu- elleri belinde birleşmesine rağmen bunun farkında olamayacak kadar tedirgindi genç kadın. Adamın saçlarını öpüşünde hiçbir art niyet olmadığını bilmesine rağmen yine de bir türlü alışamıyordu bu temaslara. Onun için belki de en güç şeylerden biriydi Efe'nin dokunuşları. Ama bunları aşacaktı, bu da bir ilk adımdı işte. "Biraz uykusuzum ama iyiyim... Sen?" diye cevap verdi Efe'ye. Hala kollarını çekmemiş, öylece duruyordu Efe. Konuşmasının ardından geri çekilip yüzünü avuçlamıştı. Gözleri hafifçe güneşten kısılmış, dudakları genişleyerek içten bir tebessüm oluşturmuştu yüzünde ve adamın bakışları sıcacıktı şu an. Neden böyle bakıyordu kendisine?

Dilem yanaklarının ısınmaya başladığını hissediyordu. Rahatsız edici bir sıcaklık ensesinden aşağı bir rüzgar gibi iniyor, Efe'nin ellerinden yayınlan sıcaklık ciğerlerine kadar sızıyordu.

"Ben de uykusuzum..." derken gülümsemesi genişlemişti Efe'nin. "Balayımızın ilk günü, bunu telafi etmek istiyorum." Dilem'in şaşkın bakışlarına aldırmayarak devam etti, tebessümü gittikçe büyüyordu. "Ve sanırım sen de bana eşlik edeceksin?"

"İ-İstersen..."

Artık sırıtıyordu Efe. Daha çok Dilem'in yüzünün aldığı şekilden ötürüydü bu. O kadar şaşkın bakıyordu ki gözlerine, Efe onu izlerken gülmediği için kendisini şanslı sayıyordu. "Çok isterim."

"P-Peki..."

Burnunun ucuna küçük bir öpücük kondurup ellerini çekti Efe. "Gidelim mi artık?" diye sormuştu bu kez. Dilem'in sadece başını sallaması üzerine arabanın kapısı açıp binmesini bekledi ve ardından kapıyı kapatıp kendi tarafına geçti.

"Dilem, sakıncası yoksa akşam seni Ece'nin nişanlısı ve ailesiyle de tanıştırmak istiyorum. Her şey çok hızlı olduğu için böyle detaylar da hep aralara serpiştiriliyor ama nasıl olsa evlendikten sonra onlarla da fazlasıyla vakit geçireceksin."

EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin