Bölüm 9

93.6K 3.6K 100
                                    

Mutfağa geçtiğinde yüzünde güller açıyordu Suzan Hanımın. Dilem'e iyice yaklaştığında sesi de cıvıltılı çıkmıştı.

"Dilem, kız bu iş oldu benden demesi!"

Genç kız baştan ayağa ürperdiğini hissetti. Adamdan çok da hoşlanmamıştı. Rahatsız edici bir tarafı vardı Efe'nin. Yakışıklıydı ama itici bir yan vardı adamda. Yine de bunu düşünmek onun hakkı değildi. Böyle düşünmek neyi değiştirecekti ki? Yengesi kararını vermişti. Bu düğün olacaktı. İtiraz etme fikrini aklına getiremiyordu bile. "Ya... Sen öyle diyorsan yenge..."

"Tabii kız... Adam yakışıklı, zengin... Seni markette mi ne görmüş, evlenmek istiyor hemen."

Hemen mi? Bu düşünceyle midesi düğüm düğüm oldu. Gözleri izin verse dolacak ve oracıkta ağlamaya başlayacaktı. Bunun yerine kahveleri fincanlara doldurmaya başladı. Yüzü eski ifadesiz haline dönmüştü bile. Bunu yapmak zor değildi, yıllardır alışmıştı. Hem çoğu şeyi hissetmeyi, çoğu zaman da konuşmayı uygun görmüyordu kendisine.

"Tabii..." diye mırıldandı belli belirsiz.

"Oldu bu iş, oldu! Hadi git müstakbel kocana kahvesini ver, iki hafta içinde evleniyorsun!"

Bir kez daha nutku tutulmuştu. Hafifçe yutkunup eğreti gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. "Kahveleri ben mi götüreyim?"

"Birlikte götürelim!" dedi kadın heyecanla.

Dilem mutfaktan çıkarken peşine takılmıştı. Odaya girdiklerinde Efe'yi aynı şekilde otururken buldular. Sürekli hareket halinde olmasına bakılırsa sıkılmıştı genç adam.

Dilem birden kendisini görüp ayaklandığını fark edince şaşırdı. Ne yapacağını bilemeyerek yengesine baktı ama onun kendisini gördüğü yoktu. Yürümeye devam ettiğinde adamla aralarında iki adımlık bir mesafe kalmıştı.

"Yardım edeyim, zahmet oldu..." diyerek tepsiyi eline aldı Efe. İki kadının da gözleri şaşkınlıkla irileşmişti ama fark etmedi. Salonun ortasında, koltukların arasında kalan ahşap sehpaya tepsiyi bıraktı. Evde de böyle yapardı genelde. Ufacık şeyler için annesini ya da Ece'yi yormaktan hoşlanmazdı.

Suzan Hanım, Efe'nin karşısına otururken Dilem'e öldürücü bakışlar atıyordu. "Asıl siz zahmet ettiniz, Dilem taşırdı..."

"Önemli değil..." dedi Efe. Gözlerini ayakta dikilen Dilem'e çevirmişti. Bu kez kızla konuşmaya kararlıydı. "Oturun isterseniz?"

Dilem'in de oturmasıyla birlikte kahvelerini yudumlamaya başladılar. Dilem'in içmediğini fark edince kaşları çatılmıştı Efe'nin. Niye bu kız hizmetçi gibi davranıyordu?

"Siz içmiyor musunuz?"

"Hayır, afiyet olsun."

Bardağı bırakıp başını salladı. Gözlerini bu kez de git gide daha çok canını sıkan kadına çevirmişti. Onun bu evdeki etkisinin farkındaydı. Dilem'in böyle davranma sebebi de bu kadın mıydı acaba? Öyleyse Efe onunla takışacaklarını düşünüyordu. Saygısını esirgemez ama tavrını eksik etmezdi. Böyle insanlardan hiç hoşlanmıyordu!

"İsminizi öğrenebilir miyim?" diye sordu kadına.

"Ah tabi... Şaşkınlıktan unuttum, kusura bakmayın. Suzan ben!"

"Memnun oldum Suzan Hanım..." Bir an gözlerini Dilem'e çevirdi sonra yine kadına baktı. "İzniniz olursa, Dilem'le konuşmak istediklerim var."

Kadın "Tabii..." diyerek yerinden kalkarken Dilem aslında meraktan öldüğünü biliyordu onun. Yengesi her şeyden haberdar olmak isterdi her zaman. Onun için böyle şeyler kaçırılmaması gereken olaylardı! Adamdan gerçekten hoşlanmış olmalıydı ki böyle garip davranıyordu. Acaba yengesi adamı tanıyor muydu?

EvlilikWhere stories live. Discover now