Bölüm 33

92.1K 3.5K 145
                                    

Uyandığında önce sırt üstü uzandığını ayırt etmişti adam. Askıdaki kolu göğsünün üzerindeydi, düne oranla daha az olsa da ağrısı yerli yerinde duruyordu. Kontrol etme dürtüsüyle sol kolunu hareket ettirdiğinde uykusunu açmasına yetmişti kadına dolanmış kolunun varlığı.

Gözlerini iyiden iyiye gün ışığına kavuştururken başını soluna çevirip baktı kolunun altında usul usul uyuyan kadına.

Nasıl olduğunu bilmiyordu fakat uykusunda Dilem kolunun altına girmiş, göğsüne sinmiş ve iki eliyle sıkıca sarılmıştı beline.

Hayatında hiçbir şeyin hem bu kadar can yakıcı hem böylesine büyük bir dehşetin kaynağı hem de bu kadar mutluluk vaat edici olduğunu görmemişti daha önce. Bir an duygularına yenilip kadını tek koluyla öyle sıkı sardı, öyle bastırdı ki göğsüne ikisini de öldürmediğine şükretti bu kesif hissiyatın.

"Efe?"

Kadının uykulu sesi tüm duygularını bertaraf ederken kolunu çekip doğruldu yatakta ve Dilem'e bakmadan söylendi. "Sanırım, artık birlikte yatmamamız daha doğru olacak."

Eğer onunla olmayı sürdürürse hiçbir şeyden vazgeçemezdi Efe. Zaten ufacık bir kıvılcıma ihtiyaç duyuyorken yapamazdı ama yoktu işte. Dilem'in ona yakın oluşunun sebebini bilmese yine umut ederdi ama yoktu.

Kadın anlamadığını mı sanıyordu, bilmiyordu. Gözlerine nasıl korkuyla baktığını, başına gelen her şeyin suçlusu olduğuna nasıl da inandığını, kendine yine kim bilir nasıl işkence ettiğini biliyordu Efe. Bunları daha fazla sürdüremezdi. Bu çabaya tahammül etmek istemiyordu.

"A-anlamadım?" diye soran kadının sesiyle kalktı yataktan ve cevap vermeden banyoya girdi hızlıca.

O kapıyı çarparken Dilem'in derin bir nefesle yuttuğu acıdan bihaberdi adam, fakat kadın huzurunu yitirmiş ve günün acısıyla dolup taşmıştı bile şimdiden. Efe neden böyle yapıyordu? Dilem ona yaklaştıkça, yanında olmaya çalıştıkça kaçıyordu artık adam. Henüz onunla konuşamamıştı bile ve şimdi de ayrı yatmaktan bahsediyordu.

Daha onu tanımadan önce, henüz korkuları zihninden ayrılmadan evvel bile onunla uyumaya alışmışken şimdi nasıl adam buna karar verebilirdi? Her şeyden bu kadar mı vazgeçmişti Efe? Bu kadar mı kızmıştı Dilem'e? Bu kadar mı gözden çıkarmıştı varlığını?

Yataktan kalkıp banyonun kapısını çalmadan içeri girdi deli gibi atan kalp atışları eşliğinde. Adam, lavaboya sırtını yaslamış öylece duruyorken varlığıyla irkilip açmıştı gözlerini.

"Konuşmalıyız." dedi Dilem gözlerini kaçırma dürtüsünü bastırmaya çalışarak. "Şimdi konuşmalıyız."

"Sırası değil Dilem..."

Adam derin bir nefes alıp kaşlarını çatarken yutkunup başını iki yana salladı. "Şimdi konuşmak istiyorum ben."

"Sonra."

Bu kez sesi daha sert çıkmıştı adamın, yanından geçip giderken onu durdurmak için inanılmaz bir ihtiyaçla sarsıldığını hissetti fakat Efe kapıyı da arkasından çekmişti. İçeriden çarpan kapının sesi, odadan çıktığını da bildirirken yere çöküp ağlamaya başladı sessizce. Neden düzeltmeye çalıştıkça daha çok çuvallıyordu bilmiyordu fakat gittikçe daha kötü olduğunu hissedebiliyordu kadın. Böyle giderse Efe'nin peşinden koşturacak biri dahi kalmayacaktı geriye ama adam bunu umursuyor muydu, emin değildi artık.

***

Efe aşağı indiğinde dünün izleri bedeninde derin ağrılarla yankı buluyordu fakat acı çekmiyormuşçasına davranmakta kararlıydı. Bir odanın içinde Dilemle baş başa durmaktansa bu acıları tercih edecek haldeydi artık.

EvlilikOù les histoires vivent. Découvrez maintenant