Bölüm 22

106K 3.7K 152
                                    

Sonunda düğün günü gelmişti işte. Efe aynadaki yansımasını izlerken yüzünde rahatladığını belli eden bir tebessüm vardı. Her şey bugün bitecekti; o da artık eski huzurlu ve monoton hayatına geri dönebilecekti. Diğer insanlara kıyasla monotonluk onu rahatsız etmiyordu. Hatta şu an özlediği bile söylenebilirdi. Bu evlilik meselesi onu gerçekten de çok uğraştırmıştı. Bunda kısa sürede gerçekleştirilmesi de etkiliydi tabii ki.

Yine de rahatsızlığı yoğun değildi. Bir gün evlenmeyi hep istemişti o da. Hayatını bir ailesi olmadan geçirmeyi elbette ki düşünemezdi. Ve şimdi bunu atlattığı için mutluydu. Hem de Dilem gibi iyi biriyle kuracaktı ailesini, daha ne isteyebilirdi ki?

Kravatını düzeltti. Pürüzsüz yüzünde gezdirdi elini. Uzun zamandır kirli sakalla yaşadığı için biraz garip hissediyordu kendini, yine de yapacak bir şey yoktu. Annesi çok ısrar etmişti.

Aynadaki aksini izlerken kısa kesilmiş saçları ve takımıyla iyi göründüğünü düşünüyordu. Bugüne yakışacak bir halde olduğundan emindi.

Zaten günün uzun süreceğini de sanmıyordu. Önce nikah kıyılacaktı evlerinin bahçesinde. Ardından fotoğraf çekimi yapılacaktı. Bu da annesinin ısrarıyla olmuştu tabii ki. Efe'ye kalsa aklının ucuna bile gelmezdi fotoğraf çektirmek. Ama annesi gelecek açısından iyi olduğunu söylüyordu. Onun düğün gününe ait bilinçli çektirdiği bir fotoğrafı olmadığı için böyle hissettiğini düşünüyordu Efe. Gelininin de ileride bunun için üzülmesini istemiyor olmalıydı, bu yüzden sesini çıkarmamıştı.

Son kez kendine bakıp Dilem'i beklemek üzere odadan çıktı. Ece'nin odasını onun hazırlığı için ayarlamışlardı ve yaklaşık 3 saattir bir sürü kadın o odada, nişanlısını düğün için hazırlıyordu. Kadınların görünüşe verdiği önem onu eğlendiriyordu fazlasıyla, yüzünde geniş bir tebessüm oluşmuştu bile.

Kolundaki siyah saate baktı hafif tebessümünü yüzünden silmeden. Gerçekten ne zaman çıkmayı planlıyorlardı acaba? Beklemek yine bir şekilde alışılabilir geliyordu gözüne ama nikahı kaçırmak istemiyordu. Memurun gelmesine de az kalmıştı. Bir şeyler yapmalı mıydı?

Bu düşünceler içerisinde hafifçe çattığı kaşlarıyla birlikte kapıya bakmaya başladı. Tam çalmaya karar vermişken açılmasıyla rahatladığını hisseti. Önce kuaför ve yardımcıları, ardından ne ara odaya girdiğini görmediği annesi çıkmıştı odadan. Onu en son gördüğünde bahçede olduğundan emindi oysa Efe. "Anne, sen de mi?" diye sordu kadın ona yaklaşırken. Yüzündeki o mutlu, şefkat dolu ifade o kadar güzeldi ki dayanamayıp sarılmıştı kadına. Kollarının arasında kaybolan yaşlı kadının omzunu öptü. "Sakın ağlama anne."

"Ağlamayacağım tabii ki. Biricik oğlum, dünya güzeli bir kadınla evleniyor ve artık iki aile birlikte yaşayacağız. Niye ağlayayım ki?"

Bunu derken bile ağlıyordu kadın. Efe geri çekilip elleriyle sildi yüzünü. "Anne!"

"Mutluluktan bebeğim." dedi Zehra ona çocukken seslendiği gibi seslenerek. "Gerçekten çok mutluyum."

"Peki, öyle olsun... Dilem hazır mı?"

"Hazır. Çok güzel oldu..." derken ellerini yüzünde gezdirip Efe gibi silmişti o da yaşlarını.

Efe ağzını açamadan bu kez de kardeşi çıktı ve ıslık çalarak baştan ayağa süzmeye başladı bedenini. Onun haline gülümserken uzattığı eli tutup sarılmıştı Ece'ye de.

EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin