Bölüm 23

96.5K 3.3K 192
                                    

Her şey olması gerektiği gibi olmuştu.

Gün doğarken Dilem ancak uyumuş, Efe ise gözlerini kapatmayı bir türlü başaramamıştı. İçindeki sıkıntı, öfke, üzüntü ve daha adını bile bilmediği bir sürü his; dünyasını karartmıştı. Yaşadıklarına, kendine ve kontrolsüzlüğüne inanamıyordu genç adam.

Yüzündeki ifade sıkıntıyla büyürken gözlerini Dilem'in hafif iç çekerek kasılan bedenine çevirmişti. İstemsiz, neredeyse ihtiyaç duyarak kadının bedenini kendine yaslamıştı o uykuya dalmadan evvel. Bu engel olabileceği bir dürtü değildi. Her şeyi öylesine berbat etmişti ki, artık aklından geçenleri hizaya sokması mümkün değildi.

Neden böyle olmuştu?

Planları, aklından geçirdikleri hiç böyle değildi. Dün geceyi böyle düşünmemişti adam. Düğünlerinin böylesi bir kabusa sürükleneceğini hiç aklına getirmemişti. O halde nasıl olmuş olabilirdi?

Düşünüyordu, saatlerdir yaptığı gibi sadece anlamaya çalışıyordu kendini. Fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Efe, bunları planlayarak yapmadığından adı gibi emindi.

Evet, karısından hoşlanıyordu. Dilem'den bahsediyordu, kim ondan hoşlanmazdı ki?

Hatta ona karşı adını koyamadığı hisleri vardı, bunların üzerinde de durmuştu. Düşünerek bulacak, onu seviyorsa eğer hayatını güzelleştirecekti. Peki neden tüm planlarını kendisi yıkmıştı? Nasıl yapmıştı?

Yüzü gerildi, nefesi boğazına dizilince dudaklarını aralayarak soluklanmaya çalıştı. Kendini gerçekten kötü hissediyordu. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti daha önce.

Sarhoş değildi ama bir sarhoştan farkı yoktu. Nasıl olduğunu bilmeden, bir anda Dilem'e bulanmıştı gözleri. Sonra olmuştu işte.

Ve şimdi, kendini iğrenç bir adam gibi hissediyorken karısının uyanmasını bekliyordu. Dilem Karaman, ondan nefret ediyorsa eğer; şüphesiz tepkisi, Efe'nin hak ettiğinden bile hafifti.

Dilem Karaman... Gerçekten karısı olmuştu, değil mi? Belki bir zorlama yoktu ortada, Efe o kadar iğrenç bir insan olabileceğini sanmıyordu zaten. Fakat yaşadıkları birliktelikte eksik bir şeyler olduğunu biliyordu. Dilem'in ona itiraz etmeyişinin, eğreti tepkilerinin; gerçekten uzak olduğunu biliyordu. Onu kahreden de buydu zaten. Karısına dokunmak değil, onun kendisine asla isteyerek dokunmayacağını bilmek... Bu nasıl bir işkenceydi böyle? Evlilik bu kadar ağır acılara gebe miydi herkes için?

Yutkundu, dudaklarını tekrar araladı nefes alabilmek için. İçindeki sıkıntı adamı öldürüyordu. Her nefesinde, her göz kırpışında; içi daralıyor, midesi bulanıyordu. Sanki Dilem uyanacak ve ona nefretle bakacaktı. Hayır, nefret değil! Bomboş, bir hiçe bakar gibi... Başkalarına, yabancılara baktığı gibi... Kadının gözlerine az da olsa yerleştirdiği tepkileri kaybetmişti Efe. Bilmiyordu ama öyle hissediyordu. Dilem'in donuk bakışlarını çatlatmayı bile henüz yeni yeni başarmışken tekrar buz tuttuğunu görmeden hissedebiliyordu. Bu yüzden uyanmasını hiç istemiyordu. Ona bakmaya, o bakışları görmeye hazır değildi adam.

Nasıl bu kadar kontrolsüz olabilmişti ki? Hiçbir zaman cinsellik zaafı olmamıştı. Dün gece nasıl yaşanmıştı o halde? Dilem onu öyle etkilemişti ki, kendini mi kaybetmişti? Yoksa kalıplaşmış geleneğe uygun bir adam olmak için mi yapmıştı sadece?

Bunlar, hissettiği karmaşanın içinde belirsizlik bile salmıyordu yüreğine. Sanki Efe dün gece kaybolmuş, bedenini ele geçiren güç karısıyla sevişmiş ve Efe her şeyi uzaktan izlemişti. Ne kadar da aptalcaydı! Bal gibi de Efe Karaman'dı işte! Suçu üzerinden atmasının bir imkanı yoktu.

EvlilikWhere stories live. Discover now