Sonsöz

124K 4.4K 350
                                    

Terasta, güneşin varlığına rağmen Dilem'in hazırlanmasını beklerken olanları düşünmekten alıkoyamıyordu kendini adam.

Evlilik yıldönümleriydi bugün. Tam bir yıl olmuştu evleneli ve kim ne derse desin, değişimin yüreğine kattıklarına karşı içinde büyüyen minnet, aptallıklarına karşı biriktirdiği utancın üzerini örtmeyi başarıyordu. Bu yüzden hiç çekinmeden tüm ailenin ve hatta arkadaşlarının toplandığı bu yemeği düzenlemek istemişti.

Şüphe yok ki Yasemin'e, diğer kızlara ve aklı bir karış havada arkadaşlarına teşekkür etmek boynunun borcuydu. Yanlış yapmış da olsa, her şerde bir hayır olduğunun ispatıydı iddia meselesi. Şimdi sevmesini, sevilmesini o kötü kılıklı kararına borçluydu.

Benim fikirlerimi değiştirdiniz, demek istiyordu hepsine. Yüzünde utançtan ziyade gururla, karısını sarıp sarmalayarak itiraf etmek istiyordu her şeyi. İnsan herkesle evlenemezmiş, evlilik büyütüldüğünden bile daha ağır bir sorumluluk taşıyormuş ve siz haklıydınız. Size olan borcumu asla ödeyemem.

Bunlar sürekli geçiyordu aklından işte, engelleyemiyordu kendini. Ve her gün şükrediyordu Allah'a Dilem'i hayatına soktuğu için...

Terastan çıkıp odalarına geçti sessiz adımlarla. Bebeği güzel sesiyle uyutmuş, saçlarını taramakta olan karısına yönelirken tebessümü daha da büyümüştü.

"Ya uyanırsa?" diye sordu kadına kısık bir sesle.

"Uyanmayacak ama uyanırsa duyabiliriz."

Telsizi gözleriyle gösterirken sesi sakindi Dilem'in.

"Ya bozulursa? Aniden yere düşüp kırılırsa? Bebek uyanır da bizi göremezse?"

Hafif bir kıkırtıyla saçlarını tokayla tutturup yerinden kalktı ve adamın göğsüne sarıldı Dilem. "Olmayacağını biliyorsun."

"Ama olabilir."

"O halde on beş dakikada bir kontrol ederiz. Zaten bir saat içinde uyanacaktır."

"On olsun mu Dilem?"

Efe'nin bu konuda fazlasıyla pimpirikli olduğunu bildiğinden sesini çıkarmadı kadın. Tüm sakinliğinin ve rahat kişiliğinin altında, kızına karşı bir paranoyaktan farkı yoktu Efe'nin. Öyle üzerine titriyordu ki Dilem onun bu halinin olumsuz bir çekime sebep olmasından korkuyordu bazen ve onu kontrol etme görevi de kendisine düşüyordu.

"Olmaz Efe, kızımı rahat bırak."

"Ama-"

"Sadece uyumak istediğinden eminim."

Adam sessizliğe gömülürken ellerinin sırtında gezinmesi rahatlatmıştı kadını. Gözlerini kızına çevirirken yüzünde sakinliğini, duruluğunu yansıtan bir tebessüm vardı. Şüphesiz dilediği kadar şanslıydı kızı. Annesi, babası ve çoğu akrabası yanı başındaydı daima. Büyüklerinin ilgisinden ve sevgisinden mahrum değildi. Sağlığı yerindeydi ve bir melek kadar güzeldi.

Ona bakarken geçmişin tüm acılarını yavaş yavaş silip atıyordu yüreğinden. Onun büyüdüğü her günle birlikte şükrediyordu acılarına dahi. Fakat bunun yanında, babasıyla başının dertte olduğunu da biliyordu. Efe, evrende var olan her şeye karşı ne kadar rahatsa; kızıyla ilgili şeylere karşı o kadar tedirgindi. İçindeki bütün endişeleri ona saklamıştı besbelli ve geçen her günle birlikte gün yüzüne çıkıyordu bunlar. Yine de bir şekilde, alışacağını biliyordu.

Onlar birbirine alışmış, binlerce zıtlığı tek bedenmişçesine yüreklerine sığdırmıştı ya; Efe de alışırdı her şeye. Zamanla, Yade'nin de dünyayla başa çıkabileceğini kabullenirdi.

"Hadi aşağı inelim, misafirler gelmek üzeredir."

"Tamam..."

Efe'nin onu bırakmasını beklerken adam yüzünü avuçlayıp fısıltıyla sürdürdü konuşmasını. "Ama önce sana hediyeni vermek istiyorum."

"Sabırsız."

Efe omzunu silkip ellerini üzerinden çekti yavaşça. Sessizce komodinin başına geçip çekmeceyi açtı ve elinde kadife, büyükçe bir kutuyla geri döndü tekrar. İçinde kolye olduğu her halinden belli olan kutuya bakarken iç çekti Dilem yavaşça.

Kolye, onun seveceği kadar sadeydi. Ucunda güllerden oluşan yay şeklinde bir motifi vardı ve daha tenine değdiği saniye yüreğini güllerin rengiyle doldurmaya yetmişti.

"Teşekkür ederim..." diyerek adamın boynuna kondurduğu öpücüğe karşılık belini saran kollara tutundu.

"Senin varlığın yanında yeterli değil..."

Efe'nin sesindeki ciddiyeti duyumsarken gözlerinin hafiften nemlendiğini hissedebiliyordu.

"Dilem... Seni çok seviyorum, biliyorsun bunu... Değil mi?"

Kadın ona doğru dönüp sıkıca sarıldı adama. "Biliyorum, sözünü daima tutuyorsun."

"Ve sen de sözünü tutup ömrün boyunca yanımda olacaksın, değil mi?"

"Nefes aldıkça Efe..." derken boğazı da gözleri kadar sızlıyordu duygularının etkisiyle. "Seni seveceğim."



Eylül, 2013.

Evlilik iki yıl kadar önce bitirdiğim bir hikayemdi. Yanlışları, eksikleri muhakkak vardır. Buraya eklerken vaktim yetmediği için çok fazla düzenleyemiyorum maalesef bitmiş hikayelerimi. Sınav dönemi olduğu için anlayış göstereceğinizi düşünüyorum.

Umarım severek okuduğunuz bir hikaye olmuştur. Desteğiyle mutlu eden herkese teşekkür ederim. Yüzünüzde bir tebessüm bırakabilmek dileğiyle...



-Büşra Köprü

Instagram : kopru_busra

Instagram : kopru_busra

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
EvlilikWhere stories live. Discover now