2. BÖLÜM "İstenmeyen Ot"

114K 6.1K 973
                                    

Herkese merhaba! Sonunda bölüm yazabildim! Aslında Virane'den sonra bu hikayeye devam edecektim ama yazmayacak mısın diye soran çok olunca kendimi tutamayıp bölüm yazdım. :)

1. bölümde ufak değişiklikler var, o yüzden hikayeyi güncelleyip tekrardan ilk bölümü okursanız daha iyi olur gibime geliyor. 

İyi okumalar! :)


Atalarımız yaşamış, görmüşler, ondan sonra da durumu her zaman en iyi şekilde tanımlayacak envai çeşitte söz söylemişler. "İnsanın istemediği ot dibinde biter." sözü de bu bilgeliğin en büyük kanıtıdır benim için. Bir de "Büyük lokma ye ama büyük söz söyleme." demişler, onu da çok doğru demişler.

Eksik bir belgemden dolayı, alelacele yeni işime başlayacağım restorana çağrılmıştım. Bir sorun yoktu, sadece tamamlanması gereken bir evrakı teslim edip dönecektim. Bisikletime atladığım gibi yola koyuldum. Evet, tabi ki bisiklet. Evdeki faturaları zar zor yetiştirirken arabam olması beklenemezdi zaten. Hem olsa bile gazla freni karıştırırdım en basit, trafik canavarı olurdum hemen. Bisiklet sağlıklıydı da diğer yandan. Ve çok da havalı bir bisikletim vardı. Masmavi. Uyumlu da bir kaskım ve dizliklerim. Kaskı takınca benim kıvırcık saçlarım özgürlükleri için hayli mücadele eder, kaskla beraber epey komik görünmeme neden olurlardı. Ama sorun değildi, alışmıştım. Yolların tozunu attırırdım, havamdan geçilmezdi.

Lokantaya yakın, soluklanıp dağılmış görüntüme bir çeki düzen verme niyeti ile bir büfenin önünde durmaya karar verdim. Hemen önümden başka bir bisikletli gidiyordu ama onun duracağını sezmemiştim. Ama yanıldım, birden durdu ve ben kendimi ayarlayamadan adama arkadan çarptım.

İşte ben böyleyim, bisikletle bile trafik kazası yapabilirim.

Ama hırsızın hiç mi suçu yok?

Ben önümde erkek olduğunu fark ettiğim iri şahıstan biraz ürkerek özür mü dilesem, yoksa aniden durduğu için kızsam mı diye düşünürken sendeleyip düşmekten son anda kurtulan adam hiddetle kaskını çıkardı ve arkasına döndü.

O an şaşkınlıktan gözlerim yerinden çıkacak gibi açıldı.

Parkta Süt'ü celallendiren Bay Hödük'tü bu! İnanamadım, bakakaldım. O kadar düşük bir ihtimali gerçekleştirmiş olmak akıl almazdı.

Aynı şaşkınlığı adam da yaşadı ama benden çok daha hızlı toparlandı. Gözlerini devirdi.

"Yine mi sen?" dedi parkta karşılaştığımızda olduğu gibi üstten bakarak.

"Asıl ben diyorum, yine mi sen?"

"Arkadan giydiren sensin, dikkatini çekerim."

Senli benli konuşuyorduk artık, eh muhabbetimiz ilerlemişti değil mi?

"Yolun ortasında pat diye duran sensin ama."

Adam kaşlarını çattı ama bu kızgınlıktan değildi, çünkü bir yandan da gülümsüyordu. Alaycı bir ifade, en sevmediğim cinsten.

"Bisiklette sinyal lambası var gibi mi duruyor?"

Bir an ağzımı açtım cevap veremedim, vurdu gol oldu hesabı.

"Dikkat eder insan, arkadan gelen var mı diye!"

"Sen de önündekine dikkat edeceksin o zaman, bücür. Hem sen insanları takip etmeye utanmıyor musun böyle ayan beyan?"

Adamın gülümsemesi genişledi, öyle ki eğlendiğini gizlemeye gerek dahi duymuyordu. Benimse yanaklarımdan alevler fışkırıyor, adamın yarısı kadar boyumla ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemeden öfkeden titriyordum.

ORTA ŞEKERLİWhere stories live. Discover now