38. BÖLÜM "Büyük Bulaşma"

48.9K 3.5K 356
                                    

Oh be! Sınav bitti ve dönebildim! :) Geçmedi, geçirdi ama olsun. :))

Bu bölümle ilgili söyleyeceğim önemli bir şey var. Bildiğiniz gibi Fulya, Ozan ve Onur için ayrı ayrı planlarım var. Özellikle Ozan ve Fulya'yı sürekli yakıştırsanız da onların yolu ayrı. Ve bu bölümde diyalogların için de ipuçları var, bence gayet de net. :) Tahminlerinizi yazarsanız, sevinirim. :)

Ayrıca bu bölümle birlikte Onur'un hikayesi Nakarat'ın ufak giriş bölümü de yayımlanmış olacak. :) Beklerim! :)

İyi okumalar! :) 


Çıkmadan önce aynaya son bir kez bakarken derin bir nefes çektim ciğerlerime. Erdem geldiğini haber vermiş, aşağıda bekliyordu. Akşamları genelde iş çıkışlarında beraber oturur, vakit geçirirdik ama özel olarak hazırlanıp çıkma fırsatımız pek olmuyordu. Hem Onur Bey ve kardeşi Ozan'ın da bizimle olması beni epey geriyordu. Erdem'le benim ismimin de geçtiği gerginlikleri bunda etkiliydi. Erdem bana önemsiz bir şey olduğunu söylese de bu buluşmayı Onur Bey'in istemiş olması aslında ciddi bir durum olduğunun göstergesiydi.

Siyah, annemin kendi dikimi olan, dizlerimde bir elbise giymiştim. Henüz tam ısınamamış havaya uygun olarak kolları uzundu ve eteği de dar değildi. Saçlarımı düzleştirdikten sonra ağır olmayan makyajıma eklediğim kırmızı rujun uyup uymadığı konusunda emin olamıyordum. Yine de kendime güvenimi arttırıyordu ve en sonunda kalması konusunda karar kılmıştım.

Bir de siyah topuklularım! Erdem'den önce topuklu ayakkabılar pek de tercih ettiğim bir tür değildi. Genelde özel bir yere gidersem giyerdim ama arkadaşlarla buluşma için pek de aklıma gelmezdi. Şimdi günlük hayatımda bile meylim haline gelmişti. Erdem'in yanındaki kısalığımın üzerini kapatmak için uğraşıyordum ki Erdem de bunu fark etmişti. Gözünden neyi kaçırabiliyordum ki zaten? Hemen gereksiz olduğunu söylese de içim rahat etmiyordu. Şimdi bir de üç dev olacaktı çevremde. Devler ülkesindeki Güliver gibi olacaktım aralarında! O yüzden de ayakkabı seçimimi buna göre yapmıştım. Hem elbiseme de en uygunu buydu sonuçta!

Süt'ü kontrol ettikten sonra çıktım. Annem evde olmadığı için ihtiyaçlarını gidermeyi ihmal etmemiştim. Zaten artık favorisi annem olmuştu, bana pek yüz vermiyordu. Sanki Erdem'le biz yakınlaştıkça o benden uzaklaşıyordu. Bu hissim tuhaf gelse de gerçek olduğuna inanmadan edemiyordum.

Aşağı indiğimde Erdem arabasına yaslanmış, başını kaldırmış gökyüzüne bakıyordu ve beni fark etmemişti. Loş ışıkta beni görene kadar manzaramı değerlendirmeye karar verdim. Kot pantolonun üzerine giydiği siyah spor ceketini görünce de gülümsemeden edemedim. Gayet uyumlu duruyorduk, oysa ki benim ne giyeceğimden habersizdi. Bakışları yukarıda dalıp gitmişti. Uzun boyu, iri bedeni kısılmış, ilgili gözleriyle onu izlemekten başka bir ihtimali vermiyordu bana. Ta ki derin bir nefesle bedeni hareketlenip gözlerini kapıya getirene kadar. Orada dikilirken bir an irkilmeden edemedim. Sonra da gülümsedim şaşkınlığımı örterek.

Erdem ise ses çıkarmadı. Sadece arkaya yaslı bedenini düzeltirken ellerini ceplerinden çıkardı ve bana doğru hafifçe kaldırdı sanki tutmam için. Ama bir şey söylemiyordu, hatta yüzündeki ifade şaşkın bile denilebilirdi.

"Bu dengesiz güzelliğinle işim var..." diye mırıldandı ama duymuştum kısık sesine rağmen.

"Dengesiz mi? İyi bir şey mi, kötü mü?"

"Kalbim için pek de iyi olduğu söylenemez..." derken yanıma gelmişti. Bakışları geceyle daha karanlık, ifadesi gölgelerin arasında sert ve gergindi. "Çok güzel olmuşsun. Tüm... Tüm bunlara ihtiyacın yok zaten."

ORTA ŞEKERLİWhere stories live. Discover now