40. BÖLÜM "Kabul Görme Telaşı" (1. Kısım)

40.3K 3.3K 129
                                    

Parçalı bölüm atmayacaktım ama bu sefer de böyle oldu :)

#OrtaŞekerliWattpad instagram paylaşımını yapan tek kişi Yeşim Aycan oldu. Kendisine çok teşekkür ediyorum ricamı kırmadığı için :) Wattpad kullanıcı adını bilmediğim için doğrudan ithaf yapamadım ama bu bölümü ona ithaf ediyorum. :)

Kokusu vardı bahar gibi. Ufak bedeni, kıvırcık saçları ve bahar kokusu... Tadı da çocukluğumu anımsatan pamuk şekerinden... Öyle küçük bir kadındı işte, beni baştan aşağı titreten. Kollarımda dakikalarca kıpırdamadan dururken ben yaşadığım anın gerçekliği ile sarmalanıyor ve içimden taşıp giden mutluluğu zapt etmekte güçlük çekiyordum. Narin'in küçük bedenini kucaklamak, zıplamak istiyordum çocuk gibi. Bana "evet" dediği anın etkisi hala geçmemişken günlerdir kafamda dönüp duran ama emin olamadığım teklifi edebilmiş olmanın da şaşkınlığını yaşıyordum. Henüz çok da uzun olmayan bir süredir devam eden birlikteliğimiz için bir evlilik teklifi erken olabilirdi çünkü. Narin'e aşkımı kanıtlamak, onu bırakmayacağıma inandırmak bile güç olmuşken, bana, ilişkimize ancak alışmışken birden ağır gelebilirdi.

Dayanamaz hale gelmiştim. İş çıkışında Narin'i eve bırakana kadar, onun yanında geçirdiğim anlar güzeldi, mutluydum. Ne zaman evine bırakıp içeri girdiğini gördükten sonra arabama binersem, işte o zaman saniyesinde enerjimin çekildiğini hissediyordum. Eve vardığımda adeta soğuk bir mağaraya giriyormuş hissine kapılıyordum. Cadı enerjisizliğimi, sıkıntımı bir kedinin güçlü sezileriyle hissediyor ve bana moralimi her düzeltmek istediğinde olduğu gibi dakikalarca yumuşak tüyleriyle sırnaşıyordu. Ama bunun da eskisi gibi faydası olmuyordu. Benim ihtiyacım olan, yaşadığım evi eve dönüştürecek tek kişi Narin'di. Ancak onun varlığı ısıtabilirdi soğuk betonları. Ancak onunla yaşadığımı hissedebilirdim. Tuhaf histi doğrusu. Onlarca yıldır Narinsiz yaşamıştım ben, hayatıma girdiği andan beridir de o yıllarda nasıl yaşadığıma şaşırır olmuştum. Onu özlemediğim an yoktu.

Sonunda sabrım taştı. Burçin'e de sırf laf olsun diye danıştım. Telefonda isteğimi duyduğu an kopardığı çığlık cihazı kulağımdan uzaklaştırmamı gerektirmişti. Bir yandan da "Helal olsun Narin Yenge'me! Seni ne hale getirmiş!" diyordu. "Oh olsun!" deyip eledikten sonra sinirli sesimi duyunca da ciddi konuşmaya başlamıştı. "Erken," diyordu. "Daha ne zamandır sevgilisiniz?"

Ama kararımı vermiştim. Kuyumcuya gittiğimde bana büyük taşlı tektaş yüzükleri sıraladı önce. Ama Narin gibi şatafatı sevmeyen ufak tefek bir güzelliğe onun narinliğini yansıtan bir yüzük lazımdı.

Hayatımda korkmadığım kadar korkarak çöktüm dizlerimin üzerine.

Korkularımı bertaraf etti mutlulukla bakan gözleri, bunu daha da açık eden sözleri. Dizlerinin üzerine çöküp bana sarıldığında öylesine rahatlamıştım ki. Önünde eğileceğim tek kadındı Narin, tabi ki annemden sonra...

İşte artık huzurluydum. Saçlarını kokluyor, ara ara öpüyor ve mutluluğumu sakince yaşamaya çalışıyordum. Narin de kollarını bana dolamış, başını göğsüme yaslamıştı. Onu böyle sarmalayıp asla bırakmamak istiyordum.

Ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyordum. Huzurun koynundayken Narin hafifçe benden uzaklaştığında ancak kendime gelebilmiştim. Adeta öldüğüm güzel, yeşil gözleri bana bakarken o ormanın içinde ne kadar uyumlu olduğunu düşünmeden edememiştim.

"Erdem..." dedi biraz sıkıntılı bir ses tonuyla. İsmimi söylemesine zaten eriyordum.

"Ne var sevgilim?" dedim kullandığım ifadenin hoşnutluğuyla. Ama onun keyfinin kaçtığını görebiliyordum. Huzursuz olmuştum.

ORTA ŞEKERLİOù les histoires vivent. Découvrez maintenant