33. BÖLÜM "Yeni Bir Narin, Yeni Bir İhtiyaç"

55.6K 3.6K 262
                                    

Dikkat! Bu hikayedeki Erdem karakteri tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Bu uyarıyı baştan yapayım da hem kendime hem size. :D

Eh, sona yaklaşıyoruz. Geri sayımı da başlatabilirim. Son 7 :'( Yazmaya başlarken bu noktaya geleceğimi hiç düşünmemiştim. :(

İyi okumalar, Orta Şekerli'nin bol şekerli okuyucuları! ♥

Bisikletimi yola çıkarırken Narin heyecanla bana bakıyordu. Ben de belli etmesem de heyecanlanıyordum. Küçük çocuklara benzemiştim Narin sayesinde.

"Burçin bisiklet sürmeyi hiç beceremez." dedim kardeşimi hatırlarken. Kaç defa sürmeye çalışmış, başaramamıştı. Saatlerce çalıştığımızı bilirdim ama o bisikleti dengede tutup pedalları çevirme yeteneğine sahip değildi. Bir metre bile ilerleyemezdi. "O yüzden de onun da binebileceği bir bisiklet almamı istedi." dedim arka bagajı göstererek. "Bir şey taşıyacağımdan değil işte, Burçin arkaya oturuyor ve hiç değilse ben sürerken bisikletin tadını çıkarıyor."

Narin gülümseyerek başını salladı.

"Bisiklet sürememek nasıl bir his verir acaba? Ben yapamasam üzülürdüm, çok seviyorum."

Ben bisiklete yerleştiğimde o da arka kısma geçti.

"Sıkı tutun!" dediğimde öne doğru eğildi ve belimden kavradı. İlk anda çekingendi ama saniyeler içinde sımsıkı sarılmıştı. Onun bana güvenle tutunması erkeksi bir gurur duymama sebebiyet veriyordu. Mutlu hissediyordum. Bundan sonra her konuda bana aynı güvenle tutunmasını istiyordum.

Trafiğe çıkmaya niyetimiz olmadığından kask takmamıştık. Ara sokaklardan ilerlerken yine de dikkatli oluyordum. Parka varmamız biraz daha uzun sürdü bu yüzden. Ağaçların arasından, bisiklet yolunda ilerlerken Narin'in kolları benim belime tutunmaya devam ediyordu. Arkamda olduğu için ifadesini göremesem de neşesini ve mutluluğunu hissediyordum. En azından öyle olmasını umuyordum. Pedallara daha güçlü basıyordum, daha sert duruyordum o bana tutunurken.

"Yalnız sürmek kadar keyifliymiş bu!" diye seslendi arkamdan, hemen ardından da tatlı bir gülüş ekleyiverdi.

"O zaman daha sık yapmalıyız." derken gözlerimi yoldan ayırmıyordum.

Bir süre daha gezindikten sonra bisikleti bir ağaca bağlayıp el ele tutuşarak parkın içinde yürümeye başladık. Sessizliğinde huzur vardı, ben de konuşarak bozmak istemiyordum. Yine de konuşmasını istiyordum. Sabahın etkisinden çıkamamıştım. Beni sevdiğini söylediği anlar gözümün önündeydi.

Bir süre sessizlikten sonra dayanamayan ben oldum.

"Annenin haberi var mı geldiğinde?"

Başını sallasa da çekingen bir bakışla gözlerini bana kaldırdı. Bu kızın her hareketinin ayrı bir etkisi vardı bende. Sakin kalıp olağan bir ifade takınmaya çalışsam da zorlanıyordum.

"Dışarıda buluşacağımızı söyledim, zaten akşamdan biliyordu meseleyi. Ama tabi evine geldiğimi söyleyemezdim. Şu aralar beyaz yalanlar söylemek zorunda kalıyorum." Derin bir nefesle kalkan omuzlarını silkeledi. Bu hareketine gülümsemeden edemedim.

"İlla ki de küçük yalanlar söylenir. Hem senin söylediğin pek de yalan sayılmaz, değil mi? Sadece eksik bilgi..." Bu sözlerime kıkırdadı. Ailesinin ona sağladığı koruyucu kabuk kalındı, diğer yandan Narin isyankâr bir genç kızlık dönemi de geçirmemiş gibiydi. Yoksa bu masumluğunu, utangaçlığını nasıl koruyacaktı?

ORTA ŞEKERLİWhere stories live. Discover now