28. BÖLÜM "Her Şey Karşılıklı!"

60.7K 4.1K 485
                                    

Evet, gün geçmiyor ki Nur bölüm paylaşmasın! :P Bağımlılık gibi :)

Geçen bölüm tek tek yanıt veremedim, çünkü başım fena ağrıyor, bölümü paylaşıp ekrandan kendimi çekmem lazım. O yüzden çok özür dilerim ama hepsini okudum yine salak bir sırıtışla. :)) Çok mutlu oluyorum tatlış yorumlarınızla ♥

Bölüm sonunda da bir açıklamam var, dikkate alırsanız çok sevinirim :) 

İyi okumalar kiraz çiçekleri! ♥


Mutluluk sarhoşu olmak dedikleri bu olsa gerekti. Daha önce sırıtmamı engelleyemediğim, evin içinde içimden taşan bir enerjiyle kıpırdanıp durduğum başka bir zamanı hatırlamıyordum. Kendimi zorlukla dizginliyordum. O anlar aklımdan geçtikçe takla atmak istiyordum.

Aslında bir an duygularımın karşılıksız olduğunu zannederek yıkılmıştım. Narin ben ona aşkımı anlattıktan hemen sonra aniden kalktığında büyük bir hayal kırıklığının pençesinde kıvranmaya başlamıştım bile. Ama uzun sürmedi. Kelimelerle ifade etmese de bakışıyla, dokunuşuyla bana sevgisini hissettirdi. Narin'in dokunuşunu, bana sevgiyle bakışını, öpücüklerini daha önce hayal ettiğimi inkâr edemezdim ama bu benim düşündüğümden çok daha büyük bir etkiyle olmuştu. Parmakları yüzümde dolaşırken ne zamanı ne mekânı fark edebiliyordum. Sadece Narin'le olmak ve Narin'le kalmak istiyordum. Ya o küçük öpücükleri? Eminim hiçbir art niyeti yoktu, beni öldürmek üzere olduğunun farkında bile değildi. Onu çeşitli bahanelerle öpmüş olsam da ilk defa onun dudakları benim tenimdeydi ve tek kelimeyle büyülüydü. Onu tutmak, ona sarılmak istiyordum ama bildiğim bir şey varsa o da Narin'i ürkütmek istemediğimdi. Onun için yavaş olmalıydım, sınırımı bilmeliydim. Narin dünyaya karşı çok güçlü olabilirdi ama bana karşı kırılgan olduğunu yaşayarak öğrenmiştim.

"Duymam gerekiyor." dedim hevesle. Ama yine de cevabımı alamadım. Gitmesi gerektiğini söyledi ama heyecanı fazlasıyla belliydi. Kaskını yere düşürdüğünde daha da iyi gördüm, resmen karşımda titriyordu ve bunu yapan bendim.

O hızla çıkıp gittiğinde son bir kez görebilmek için balkona koştum. Ama gördüğüm manzara tahmin edebileceğimden çok daha güzeldi. Yerinde zıpladı ve çevresinde bir tur döndü. Küçük çocuklar gibi mutluydu benim hislerimin yansıması gibi. Ve bunu ona yapan bendim. Mutluluğum katlanırken beni görüp utangaç bir bakış atarak bisikletiyle uzaklaşmasını izledim.

Günün geri kalanında Cadı ile uğraştım, dışarı çıkıp bisikletimle dolaştım. Aslında yapmak istediğim Narin'e gitmekti ama ona zaman tanımak istiyordum. Üzerinde baskı kurar gibi görünmemeliydim. Bu yüzden dayandım. Nasılsa duyacaktım o güzel sözcükleri tatlı cadının pamuk dudaklarından. Ve sonrası ikimizin olacaktı.

Sabah erkenden, alarmdan çok daha önce uyandım. Bu dizginlenemez, uçsuz bucaksız heyecanımla zaten biraz olsun uyuyabildiğim e bile şükreder haldeydim. Giyindim, aynada kendime baktığımda tuhaf bir gülümsemenin yüzümde olduğunu gördüm. Böyle mi uyanmıştım ben? Ah be Narin, ne hale getirdin dağ gibi adamı?

Lokantaya vardığımda Fulya çoktan gelmişti. Bazen bu kızın herkes gittikten sonra lokantaya dönüp orada yattığını düşünmüyor değildim. Ben erken geldiğimi düşünürken bile o çoktan gelmiş oluyordu.

"Günaydın!" diye seslendim heyecanla kapıdan girer girmez. Elinde malzeme listesi olduğunu bildiğim bir kâğıda bakarken gözlerini bana çevirdi.

"Bu aptal sırıtış, dengesiz neşe, acayip enerji... Demek oluyor ki Narin'le barıştın?" Alaylı cümlelerine samimi bir gülümseme eşlik ediyordu. Aslında belki de ona kızgın olmam gerekiyordu ama bende o olumsuz duygular nerede?

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin