XLI.BÖLÜM

14K 879 146
                                    

Ne yaptım?
Ne yaptım! Aman tanrım, ben ne yaptım?

İsmini henüz öğrenemediğim çocuktan ayrıldıktan sonra koşa koşa geldiğim kapıda volta atıyordum.

Ace ve Camilla iyi miydi? Şuan güvende miydi?

Zili üçünçü kez çaldım. Evde kimse yoktu.

Lanet olsun.

Hala nefesimi düzene sokamamıştım. Ve titreyen sadece dizlerim değildi.

Ellerime baktım. Çocuğa o şeyi yaparken hiç de titremiyorlardı.
Yutkundum ve ellerimi yumruk yapıp canım acıyana kadar sıktım.

Yoldan geçen insanların bana attığı temkinli bakışların farkındaydım. Ama bu umrumda değildi.

İlk defa Kayla'ya ihtiyacım vardı. Ve lanet olsun ki gururum da umrumda değildi.

Bir süre sonra saate bakmak için cebimdeki telefona uzandığımda cevapsız aramalar olduğunu gördüm.

Neden bu kadar endişeleniyordum?
Ya yaptığım şey normaldiyse? Tanrı aşkına o zaman bu, Ace'ın yürüyen bir ölüm makinesi olması demekti.

Terden kabarıp önüme düşen saçlarımı hırçın bir hareketle arkama attım ve sakin olmak için derin bir nefes attım.

O çocuğa güvenebilir miydim? Bunu gerçekten istiyordum.

Benim bir süredir aksatıyor olmama rağmen Kayla okula gidiyordu. Dua ediyordum ki birileriyle takılmaya karar vermesindi.

Daha fazla bekleyemezdim. Daha fazla sabrım yoktu.

Kapının önündeki alçak merdivene kendime attım ve yüzümü ellerimin arasına alıp dizlerime kapandım.

O sırada titreyen telefona bakmak istemiyordum. Bana söyleyecekleri ya da soracakları şeyleri dinlemek istemiyordum. Bu yüzden hayatımdaki en soğukkanlı kişinin yanına gelmiştim.

Alçak, beyaz bahçe kapısının çarpılma sesiyle yerimden doğruldum.

Kayla gün geçtikçe yok olmaya yüz tutan eteğiyle bana doğru geliyordu. Kaşları çatılmıştı ve mavi gözlerinde sorgulayan bir endişe vardı.

"Kayla."dedim adını ilk defa böyle seslendirerek. Neredeyse ağlayacaktım.

Yüzünü buruşturdu.

"Neyin var böyle?"derken mavi çantasından anahtarını çıkardı.

O anda nereden başlayacağımı ya da nasıl söyleyeceğimi bilemedim.

"Erkek arkadaşın neler karıştırıyor,Kayla? Neden bizim peşimizde?"dedim.

Sorularım normal bir zamanda şüpheli ya da suçlayıcı gözükebilirdi. Ancak ikimiz de biliyorduk ki çatlayan sesim bunun için yetersizdi.

Yüzümü inceledi ve yutkundu. Söylerken emin olmamakla birlikte bunu reddetmemesi aralarında bir şey olduğu düşüncemi doğrulamıştı.

Beni baştan aşağı süzdü.

"Ona bir şey mi oldu?"

Konu nasıl onun erkek arkadaşı hakkındaki endişelerine gelmişti?

"Ah! Lanet olsun,hayır. Ona bir şey olmadı. Ben.."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ve gözlerimi kaçırdım.

"İçeri geç."derken saniyelik göz temasımızda belki de onun gözlerinde ilk defa anlayış görmüştüm.

Bunu duygulanacak şeyler listeme ekleyip onu takip ettim. Bunu odasına gidip O çift kişilik yatağına oturana kadar devam ettirdim.

"Anlat."dedi bakışlarını bana çevirdiğinde.

Sıcak KanatlarWhere stories live. Discover now