XXXV.BÖLÜM

14.1K 1K 81
                                    

Mazot kokusuyla kirlenmiş havayı ciğerlerime çektim ve burnumu kırıştırdım.

Rain'e yakın durmaya çalışarak adımlarını takip ediyordum ve Ace'ın yola çıkarken bana fırlattığı sırt çantasını taşıyordum.
Kurt'ün geçen gece yakaladığı kuş çocuk gideceğimiz yerde isteyecekleri bir şey olacağı gibi bir şey gevelemişti. Ve Kurt'e göre yalan söylemeye cesaret edemezdi.

Yıllar önce yenileme amacıyla terkedilip devletin kendisini yıkmasını bekleyen çürük,çıplak bir binanın önüne geldiğimizde sağ tarafımdaki Neil bizi durdurdu.

"Şimdi ne yapacağız?"

Sesi daha önce hiç olmadığı kadar soğuktu.

Rain vücudunu bize dönüp gözlerini arkamızdaki karanlığa dikti. Bir süre sahilden gelen karnaval seslerini dinledik.
Şehrin pis işleri için en kullanışlı zamanlar insanların anlamlı günleriydi.

"Bize katılacak birileri var."

Kurt ve Neil huzursuz bakışlarla onun baktığı yöne döndü.

Beklediklerinin Rick ve Camella olmadığına bahse girerdim. Tıpkı benim gibi.

Camella'nın Rick ile olan ansız tesadüfleri sadece benim dikkatimi çekiyor olamazdı.

"Nasıl?"dedi Rain.

"Kaçırdık."

Kaşları çatılan elbette bir tek ben değildim. Ancak duygular tamamen farklıydı. Örneğin Kurt'un sesindeki şüphe ya da Ace'ın dudağının seğiren kenarı gibi.

Rain, hiçbirinin haberi olmadan onları yollamıştı.

"Nasıl?"

Camella, soruyu soranın Kurt olmasına rağmen Rain'e bakmayı sürdürdü.

"Burada olduğumuzu biliyorlar. Bazı pürüzler.."diye geveleyip başını kaşıyan Rick'e döndü.

"Belki..Belki beni görmüşlerdir."

Kesinlikle görmüşlerdi. Ama kimler?

"Lanet olsun. Bu herif bizim nerede olacağımızı nasıl her zaman bilebiliyor ?"dedi Kurt kollarını savurarak Rick'e hitaben.

Hayır,Lily. Hayır onun argo kullanıyor olması hiç de komik değil. O da bir dünyalı ,üstelik yanında sinirli bir Rain varken gülmemelisin.

Rain burun kemerini sıktı ve nefesini dışarıya verip elini Rick'e doğru salladı.
"Git."dedi,sanki bu sesini lütfetmesine bile değmezmiş gibi alçak bir tonla."Git.Git."

Rick kovalandıktan ve omuzlarına yük binmiş gibi yağlı saçlarıyla birlikte gözlerden kayboltuktan sonra Camella huzursuz bir ifadeyle Rain'e döndü.
"Ne yapacağız?"
"Anlayamıyorum. Ne tür bir adam hayatının her alanında başarısız olur."
"Rain."dedi Ace.
Sesindeki uyarı tınısı dramasını sonlandırıp olanları anlatmasını söylüyordu. Ama gergin hava artık kullanıma kapalı olan araba yolundan gelen aceleci topuk sesleriyle aramızda asılı kaldı.
Ve günün ikinci şokuyla en çok ben sarsıldım.
Kayla savrulmuş saçlarıyla onarılmaya gerek görülmemiş lambanın ışığında belirdi.
"Kayla."dedim hala buna inanamıyormuş gibi.
Kayla birkaç adım daha yaklaştıktan sonra sağ tarafa doğru yalpaladı ama son anda dengesini tekrar sağladı.
En sonunda bakışları doğruca benimkileri bulduğunda yutkundu ve etrafa temkinli bakışlar attı.
"Bir sorun mu var?"diye sordu Neil onu süzerek.
Kayla kekeledi. Bakışları sabit duramıyor gibi sürekli geziniyordu. Çantasına daha sıkı sarıldı.
"Burada ne işin var?"dedim.
"Karnavala gelmiştim. Hava almalıyım diye düşündüm ama az kalsın bir kurda yem oluyordum. Ah, sanırım içkiyi fazla kaçırdım."
Kayla elini başına götürdüğünde kaşlarımı çattım. Onu tanıyorsam kalabalık bir ortamda sınırını bilecek kadar zeki bir kızdı. Taklit yapabilirdi ama asla sarhoş olmazdı.
Titrek eliyle omzunun arkasını gösterdi.
"O yolu kullanmamanızı öneririm. Ağaçların arasında kurtlar geziyor gibi. Sürekli sesler duydum."
Tepelerde kurt gezmesi yeni bir şey değildi. Ancak Kayla'nın yalnız başına buralarda geziyor olması hiç de güven verici değildi.
Gözlerini kocaman açarak bize döndü. Tek kaşı havadaydı. Tanrım, tepkimizi ölçüyordu.
"Belki de gidip bakmalıyız."dedi Neil.
Ne demek istediği açıkça belliydi. Aradıklarının orada olabileceklerini düşünüyordu.
Kayla'yı bir kez daha süzdüm. Gözlerini bana dikti.
"Rain."dedim ve ilk adımını atmadan öne hafifçe koluna dokundum.
"Burada Camella ve Kayla ile bekleyin."dedi ve engellememe fırsat kalmadan dördü hızla Kayla'nın geldiği yola yöneldi.

Sıcak KanatlarOù les histoires vivent. Découvrez maintenant